Kür tedavisi
Tezekkür... Tefekkür... Teşekkür... İnsanın insan hali...
*
Körlük
Papatya aynasında papatyacıyı görememişsen... papatyaya bakmayı bilemiyorsun derim; kusura bakma! İnsanın en kör halindesin.
*
Hürriyet
İman... İnsanın hür hali...
*
Nereye?
Acele... İnsanın kör hali...
*
Limoncu
Adam limon satıyor; Limon ekşi... Adam ekşi... Kalır bu limon!
*
Duraksızlık durağı
Gelip gidiyor zaman; Tam dinleyecek oluyorum... Bir rüzgâr... Bir rüzgâr...
*
Hikâyenin hikâyesi
Hikâyenin hangi dilimindesin: Giriş... Gelişme... Sonuç...
Ve deminde misin? Romansan; kalabalık bir şehirsin. Şiir misin yoksa; incecik, kırılgan...
Ve sapasağlam bir duygu... Hangi tür bir hayat yaşadığın?!... Ya da matematik; iki kere iki...
Çarpsan da toplasan da aynı... Şiir gibi esnemez mi?!... Kimyan bozuluyor mu arada!
Fizikî durumuna bir bak aynalarda!
*
Fail’i meşhur
Yolculuk mu... Sanattan Sanatkâr’a... Resimden Ressam’a... Nakıştan Nakkaş’a... Fiilden Fâil’e...
Fâil’i meşhur bir âlemdeyiz.
*
Her nefes mektup
Vakit yok; elini çabuk tut! sonbahar son şarkılarını söylüyor!
Ne çabuk yer değiştiriyor; acılar, sevinçler! Bir yara kabuk bağlamadan öteki...
Bir gül daha solmadan yenisi... Nefeslerimi okuyabilsem mektup diye!
*
İnsanı unutmak
İnsan unutularak şiir yazılamayacağı gibi kanunlar da yapıl(a)maz. Yapılsa ne olur? İnsanca şeyler olmaz; dahası var mı?
*
Yaşamak aşkı
Yaşamak kapıya dayandığında;
Heybesinde ümitlerle... Bütün mevsimler bir de... Yaşamak; gözlerinin içinde...
Kaldır başını, göğe bak! Biraz akarsu ol; ak! Hayatın gözlerine b/ak! Mevsimlere bir tebessüm bırak! Aşk ol biraz; yak!
*
Edebî reçeteler
Acele ve sükûnet {1}
Kâinatın sahibinin bir adı da: Hak. Gün gelir, devran döner; amma burada, amma orada hak yerini bulur. İnsan acelecidir. Burası hikmet dünyası; hadiseler de çekirdek, çiçek, meyve gibi yolculuklara bağlı diye/biliyorum. İstisnalar ayrı. Sükûneti kaybedersek önümüzü göremeyiz. Ah şu kitaplara uzaklığımız; bizi kendimize uzaklaştırıyor!
*
Düzenfekte {2}
Hayatımızdan ıvır zıvırları çıkarsak... Vitrinlerimizdeki o “süs” eşyalarından başlasak meselâ... Bizi meşgul eden onca şey var ki... gazete manşetleri gibi! Şöyle hafiflesek, şöyle netleşsek, diyorum! Burada hep kalacakmışız gibilendiriyorlar bizi! Evlerimiz de resmî dairelerimiz de okul müfredatları gibi; şu da olsun bu da olsun! Ne olacak?!... Bak; üçüncü dünyayız; “uçuncu” dünya değiliz!
*
Diriliş müjdesi {3}
Ölüm... Korkanı çok bir şey... Zaman zaman sorarlar: “Ölümden korkuyor musun?” diye... Korkunun ecele faydasının olmadığını, atalar demiş. O ânki halet-i ruhiyemin bir fotoğrafını takdim ederim soranlara. Susanlar, dudak bükenler, ölümü daha bir deşeleyenlerle ortak yolculuğumuzu konuşmanın kolaylığı mı zorluğu mu olur; bu da ayrı konu... Bazen çekirdek bırakırım avuçlarına. Bu çekirdek ağaç, çiçek oluyorsa; biz de sonsuz açacağız, derim. O ân onların da benim de yüzümüze bir tebessüm oturur. Dirilişin müjdesidir gözlerimizde dolanan...