"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İstanbul’la kol kola

Armağan Bahtiyar
21 Nisan 2017, Cuma
1- Aşk gibi şehir

Çay söyler gibi bana bir İstanbul söyle!

Oturalım şöyle masal aşklardan

konuşalım.

İstanbul besteleri dinleyelim. 

İstanbul bir başladı mı İstanbul’a 

benzeriz biz de.

İçimizdeki gemiler dalgalanır.

Hele karıştı mı ezanlara martılar...

Vapur düdükleri, güvercinler...

O kadar çabuk değişiyorsun ki

İstanbul!

Her seferinde unutuyorum ezberimi!

Sen serin sevdâlı bir şehirsin.

İçimde akan bir nehirsin.

Mısra-ı bercestesin.

İrticâlen söylerim türkülerini!

Konuştukça dalgalanan şehir.

Şehir demeye dilim varmıyor:

Hangi şiir, hangi roman, hangi hikâye?

Öyle bir şeydâ, öyle bir umman, öyle bir devlet şehir...

Müebbet aşkları müjdeleyen...

***

2- Uykuda bir şehir fotoğrafı

Uyandım... gece... İstanbul bir çocuk gibi uyuyor.

Nerede gündüz telâşeleri, bağrışlar, çığrışlar, 

kornalar...

Ölümü çok yakınlar hey; 

kendinize gelin!

İçiniz öyle bir şehir ki... İstanbul’dan büyük, 

dünyadan kalabalık...

Nerede aynalar, teraziler, metreler; 

bütün ölçüleri getirin!

İstanbul uykuda işte; uykuda 

bir masal gibi...

Daha güneşe çok var; gece

bir saltanat gibi...

Muzaffer komutan gibi 

uyutmuş İstanbul’u.

Sularını, suretini, silüetini...

Toplayıp uykuları denize atsak; 

kaç rüya derde deva, sadra şifa olur?!...

Uyan İstanbul uyan Huu...

Gece diye bir memleket varmış 

oraya geldik; uyan!

İstanbul, İstanbul kalsın; 

dertlere iyi gelir bu şehir.

Rüya, hayal, hakikat, kat kat sevdalarla 

münteşir...

***

3- İstanbul’un çeşmeleri

Ve niye akmaz; 

İstanbul’un göbeğinde çeşmeler?

Belki ölmüş belki ağlamayı unutmuş belki 

ağlamaktan gözyaşları kurumuş.

***

4- Yağmurda bir İstanbul

Bildiğin gibi değil; İstanbul 

yine yağmur...

Hırçın bir çocuk, bıçkın bir delikanlı...

Aldırmıyor trafiğe, telâşelere; 

geçiş üstünlüğü var.

Arada rüzgâr bir beste tutturuyor; makamlar

karışıyor durmadan.

Bu bir yağmur dâveti; rahmetin 

sûreti işte!

Durmadan konuşuyor hayat; sevdim 

ben bu muhabbeti!

Şimdi bir aşk gibi kıpır kıpır alıp 

verdiğim nefesler...

Sıyrılıp gevezeliğinden dünyanın 

hafiflemek ve okşamak saadeti...

Oh, şükürler olsun yağmur sesi; 

duy bu sesi, duy bu sesi!

Bu bir: “Seni seviyorum!” bûsesi; yağmurlar 

ah nasıl bir rahmet elbisesi...

Lodos İstanbul’u savuruyor; aşka

tutulmuş gibi koca şehir...

Yerinde duramıyor demirlemiş 

gemiler, yağmurlar, martılar...

Uçarı bir genç gibiydi İstanbul katıp 

karıştırdı, sürdü savurdu.

İstanbul... İstanbul olmanın 

keyfini yaşıyordu.

Okunma Sayısı: 1574
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı