"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Otobiyografi

Armağan Bahtiyar
31 Ekim 2014, Cuma
İnsan kendinden kaçar mı?!...

[Bugün biraz tanışalım!]

Aslında okumaktan, gezmekten, sezmekten, düşünmekten, duâdan, kendimi tanımaktan başka da mesleğim yok gibi...Çalıştığım işin geliri kitabıma, kahveme yetmediği için: “Falan işi yapıyorum!” demek tuhafıma gidiyor. Dünyaya geldiğime sonsuz memnunum. En büyük sevincim farkında olarak/tefekkürle yaşamak...
Kelimelerden kelime çıkarmayı seviyorum. Sıkılınca, sevinince okumak, yazmak istiyorum. Dünyada yaşıyorum da... dünya işlerine ne zaman el attıysam; o iş elimde kalıyor, kaldı, çok kaldı. Aklımı, kalbimi dengeleyerek yaşamanın yollarını hep arıyorum. İnandıklarımı yazmaya, konuşmaya, yaşamaya çalışıyorum.
İfratla, tefritle arayı açıp vasatın kapısını çaldığımda gözlerimin içi dışı gülüyor.

Aceleyi sevmiyorum.
İstibdatın kara bakışlarından hiç mi hiç hoşlanmıyorum. Hürriyete bayılıyorum. Cumhuriyetin ta kendisinin gelmesini çok bekledim; fazla da gecikmesin istiyorum. Kelimesizliğin amansız düşmanıyım.
Yazmanın; yazmakla başladığına inanıyorum. Bir toplantıda “çok bilirim” havalarında konuşan/lar varsa; oradan hemen kaçmak istiyorum. [Yani ki “ders arkadaşlığı” dışında bir portre -sizi bilmem de- bana ya dar geliyor sıkılıyorum ya bol geliyor gevşiyorum!] Kitapçı dükkânlarında oyalanırken kanatlanıyorum. Şiir yazarken, etrafımdan her şeyler uçup gitmiş gibileniyorum. Bunu demek çok ümitli bir şey: “Yaşamayı çok seviyorum.”
Yüzü gülmeyen insanların yanında nutkum tutulacak gibi oluyorum; kekeliyorum falan... Kelimelerimi unutuyorum.

Kitaba bu kadar uzaklığa bir anlam veremiyorum. 
Duâ ederken rahatlıyorum. Yaşama sevincini bir duâ gibi hep avuçlarımda tutmak istiyorum. Yeni demlenmiş çay, ezine peyniri, fırından yeni çıkmış tam buğday unundan çıtır ekmek, balkon kenarından arada gökyüzüne bakmak tedavi, terapi... ne derseniz artık... hoş bir şey işte!

İşim varken de yokken de (eski) İstanbul’da gezmek; kendimi arıyormuşum gibime geliyor. Dünü, yarını konuşuyoruz da... şimdiyi yaşamanın “yaşamak” olduğunu kendime anlatmaya çalışıyorum. Hele İstanbul’un -nasılsa dokunulmamış- sokaklarında gezerken; İstanbul şiirinin bir mısrası sanıyorum kendimi! Elime kalem alınca kendimi birdenbire olgun hissediyorum. Hele bir de önümde kareli ya da düz defter varsa; saatlerce yazsam diyorum.

Ekmeğin sarıldığı kâğıtlara, lokantalarda örtü niyetine serilenlere -kâğıt yokmuş gibi; dürüp büküp- epey şiir yazdığımı; bilenler bilir. [Zavallı garson, yenisini getireyim falan diyecek olur; engel olurum. Hattâ bir seferinde bir şeyler yazdığım kâğıtları torlayıp toplamaya niyetlenen garsonu -Allah’tan- benim bu halimi bilen yazar arkadaşım sağ olsun ani bir hareketle durdurmuştu. Biz kalkana kadar sen burdan bir şey götürme diye ikazlamıştı!]

[Annem -o ilkokul mezunu annem; nasıl becerdiyse; eğitimin yapamadığı bir iş de ondan- bana yalanı yaklaştırmadı. Bana hikâyeler anlattı. Hayattan örnekler verdi. Anneme bir seferinde “sonsuzluğu” sormuştum. İlkokula gidiyordum. İkna etmişti beni.] Anneler, çocuklarının ellerinden tutsun ki başkaları tutup kaçırmasın, diyorum. [Çocuk kaçırmak; sadece bildiğimiz kaçırmak olmasa gerek!]

Yalandan, yalancılardan uzak durmanın bildiğim yollarını deniyorum. Zamanı ezanlar süslermiş. Ezan-lar okunurken haberli de olsam/gaflette de olsam; bayılıyorum. Merkezî ezan merakından Sayın Diyanet vazgeçsin; herkesî olsun istiyorum. [Ezanların biri bitsin; biri başlasın istiyorum.] Kalem biriktirmeyi seviyorum; dağıtmayı da...Başka çok şey var elbet; kısmetse yeni, başka tanışmaklarda...

Okunma Sayısı: 1719
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı