"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Sana ibret gerek ise”

Armağan Bahtiyar
21 Ekim 2016, Cuma
-Merhum Nureddin Albayrak’ın hatırasına-

Yılların çarçabuk geçtiğini ölüm haberleri bir bir önüme düşünce daha çok görüyorum. 

{Ah şu tevehhümü ebediyet! Şu bitmeyen telâşeler... Şu: şu, şu, şunlar...}

Ama ölüm öyle bir basıyor ki frene! Araya öyle bir giriyor ki... herkes kenara çekiliyor. 

{Ölümün dilini herkes anlıyor; vicdanı ölmeyenler yani...}

*

Dostum, arkadaşım, ağabeyim; kelimeleri renk renk ayıran; konuşmaktan çok susan; gülüşüne gözlerini de katan; mert, cömert, diğergam Nureddin Albayrak da dünyadan terhis tezkeresini alanlar kervanına katıldı. 

Edebiyat âleminde bir kalem daha kırıldı. 

Okul biteli onlarca yıl olmuş; daha dün gibi... Marmara Üniversitesinde lisans tamamlamada beraberdik. Ağırbaşlılığı dikkatimi çekerdi. 

-Kendi adıma- hemen kaynaşan biri olduğumu sanıyorum. Fakat bu her zaman öyle olmuyormuş. Merhum Albayrak’la yıllar sonra kaynaşacaktık. Bir oğlunu ahirete yolcu ettiğinde... ailecek tanışır olduk. Baktım; saf Anadolu çocuğu...

{Ve en çok acılar birleştiriyor insanı.}

*

Aynı sınıfta Turan Bayraktar ve Nahit Topaloğlu ağabeylerim de vardı. 

Yaşlarımız farklıydı, ancak işlerimiz aynıydı: Dil ve edebiyat sevdalısıydık. 

Nahit Ağabeyimle yıllardır tanışıyorduk zaten. Onun da Türkçeyle yakından konuştuğunu, Türkçenin gözlerinin içine içine baktığını sonradan öğrenecektim. Yine Türkçe sevdalısı yazar bir arkadaşımla kendisini ziyaret etmiştik. “Türkçenin Türkçesi” diye bir kitap yazmasını da istemiştik. Bu istek tarafımdan devam ediyor; bunu da deyip geçeyim. 

Turan Bayraktar da türküleri ciğerimize işleyen Neşet Ertaş’ın ve Türkçenin ilk sevdalılarından Âşık Paşa’nın diyarı Kırşehir’den... Dinlemeyi iyi beceren, dolmakalem kullanmayı seven, teknolojinin ve gevezeliğin insanlığı kuşatmasından rahatsız olan kelime sevdalılarından biri...

*

Şunu demesem olmaz: Bu dil ve edebiyatın insanı ayrı kıldığına inanırım. Edebiyatla hakikaten uğraşanlar bir türlü başkalaşıyor. Ötekini düşünüyor. İnsana, kâinata, hadiselere, Allah’a bakışı daha net, daha sade, daha geniş oluyor. Bunların para ile münasebetleri de yok gibi...

Dünya sakinleşsin diye -şu birkaç sene- bütün okulları, edebiyat okullarına çevirsek... 

Karac’oğlan’ı okuyan pespaye aşklara kolay kolay gitmez diye/biliyorum. Yunus’u okuyan dünyanın faniliğini eliyle tutar ve bir daha kolay kolay uzun emellere dalabilir mi? 

*

Nureddin Albayrak merhum da bizde özellikle taht kurmuş halk şairlerini halka tanıtmak gayretini sürdürürken öbür taraftan dâvet aldı. Atasözlerinin o engin ve zengin dokunuşu da ayrıca dikkatini çekmişti. 

Dile, edebiyata çok meraklıydı rahmetli. İşin dibini tabanını kurcalardı. Halk/ın edebiyatı üzerinde çalışıyordu. Bu dil zengini tarihimizin yeniden ihyasına o da buradan giriyordu. Yanlış hatırlamıyorsam; Said Nursî üzerine de bir çalışma yapmasını istemiştim. Daha çok ısrar etseydim! İnsanlığın yüzüne kapanan kapıları yeniden açan Said Nursî’nin böyle dikkatli bir araştırmacı, edebiyatçı tarafından anlatımı edebiyat âlemine bir yeni soluk olacaktı; olmadı. 

Rüyamda hasta görmüştüm. Merak ettim, gittim; öyleymiş. Tahlil sonuçlarını bekliyordu. Daha sık görüşmemiz gerektiğini sitemle söyledi. 

Bir sefer daha gittim çalıştığı kütüphaneye; odası kapalıydı. 

Ve telefonuma gelen mesajdan bir sefer daha öğrenecektim; dünyanın yine fani olduğunu. 

Onca telâşelerim birdenbire bir köşeye bir müddetçiğine sindi. 

Bir ölüm dersiyle daha karşı karşıyaydım. 

*

Dünya böyle... 

Şu kavgalar niye o zaman? 

Her ölüm; kendi ölümümüz değil mi? 

Bu hırslar niye? Bu kin, bu cimrilik, bu sen kimsin’iler ne oluyor? 

Sakin ol; ölüm var!

Ölüme meydan okuyamıyorsan; ona buna da meydan okuma!

Bu meydanda kimse kalmayacak; gülünç olma!

***

Taziye: Taziyenin ne olduğu malûm... Kelime anlamı, ben de seninle bu konuda eşitim gibi manayı muhtevî imiş. Saadeddin Çelik Ağabeyime de Rabbimden rahmetler, yakınlarına da sabr-ı cemil diliyorum.

Okunma Sayısı: 1588
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı