"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yol; Esmâ ile yol olur

Armağan Bahtiyar
30 Ocak 2015, Cuma
Kâğıt üstünde olduğu kadar; hayat üstünde de her şey bu kadar yolunda olsaydı; dünya saçını başını bu kadar yolmazdı!

Yola çıkmanın bin bir yolu vardır; karar verince yol “tek”e düşer!

***

Her şey yolundaysa... bu yolda bir yolsuzluk var mı gibi sorular gelir gider!

***

Hakikat[i yola getiremezsiniz; o zaten] yolundadır!

***

Yolsuzlara yol tarifi kâr etmez; onlar; “kâr”dadır zaten!

***

Yolsuzdan yol soruyorsan; ya yolsuzu tanımıyorsun ya da sen de o yoldan gitmek istiyorsun!

***

Yunus: “Yol o ki Hakka vara.” diyor. Ötekileri “yol”dan saymıyor. 

[Herkes sağına soluna; kendi yoluna baksın hele!]

***

Yoluyla giden yorulmaz, der atalar; biz niye bu kadar yorgunuz?!... 

Yolu yordamı mı kaybettik?!...

***

Yola çık; yol açık! [Gideceğin yeri bil; yeter ki!]

***

Bir kalbe girememişsen; o kalbin bütün yolları kapalı olduğundan değil; sendeki -ki sen bilirsin- kapalı yerlere de bir dokun!

***

Üslûp diye bir şey var; tarz, biçim, şekil, yol, terazi, metre, vesaire... Kiminin/ ki kaba saba; kimi her şeyi katmaya çalışır hesaba. İncecik bir köprü olanı nasıl edilir, nasıl kurulur! Dostu küstürmeden; düşmanı köpürtmeden... Hakikati incitmeden “bir yol” bul kendine! 

***

Bana sorarsan “üslûp” kursları açılmalı; hattâ, belki, dahası... -üslûbu çoktan bozulmuş- okullar kapatılmalı! [Ne dediğimin farkındayım; farkındayım; dilimin dilini öğrenemediğimi kurslarda öğretmenlik yaparken farkına vardım... ki eyvah!”] Biz herkes okusun diye değil; diplomalı olsun hevesine düştük/ düşürüldük; “diplomalı cahiller” oldu meyvelerimiz. Üslûp yok, usül yok, yol yok!

***

Bir yol, yol yordam öğrenmeliyiz. Hani kim demişşse güzel demiş: “İşini bilmeyen; işini çoğaltır!” Yol... bilmediğimizden; uzayıp duruyor. [Ha, uzadıkça uzasın; tefekkür içinse, tozlanmış yollarımızın tozunu almaksa, yüzünü, yolunu unuttuğumuz dostlarımızı ziyaretse!]

***

Aynı yol, aynı şartlar... 

Kimine uzak; kimine yakın!

***

Yollarda kaybettiğimiz bir şey var: Estetik!

***

Hayat bir yolsa... duru durağı yoktur! Yakını ırağı yoktur! Şu ân neysen, nerdeysen yolcusundur, yoldasındır! Yolcu yollarda nasıl davranırsa osundur, öylesindir! Oyalanamazsın! Yük üstüne yük yüklenemezsin! 

***

Her şey yolunda mı?!...

Nasıl olur?!...

Burası dünya değil mi?!...

***

Yola koyulduk. Muhabbet koyu...

Yol bitecek diye ödüm kopuyor!

Unutmuşum yolu; bitmiş yol!

Arkadaş yolu kısaltır, ya!

***

Ve yollar...

Yollarda kanatlanışı insanın...

Göklerle, bulutlarla bu kadar yakınlığı...

Dağlarla boy arkadaşlığı...

Yollar...

İçim-de uzadıkça uzar...

Yollar...

Beni bana bağlar...

Çarçabuk giderim; en uzak yanlarıma.

***

Yolsuz adamları gördüm;

İşleri gayet yolundaydı!

***

Yol kenarlarında kır çiçekleri;

Selâmlayıp duruyorlar gelip geçeni.

Çoğumuzun işi acele;

Pır diye geçip gidiyoruz.

[Kim bakacak bu tebessümlere?!...]

Dururum ben arada bir;

Derdiniz nedir, diye sorarım!

Hiçbir dertleri yok;

Okşanıp sevilmekten başka:

Ya Müzeyyin!

Ya Mülevvin! Ya Münakkaş!

Okunma Sayısı: 1623
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı