"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir gerçeğin tasavvuru

Ali Rıza AYDIN
06 Temmuz 2017, Perşembe
Asrımızın hakikî Kur’ân tefsiri olan Risale-i Nur’u tanımak, onunla hemhâl olmak ve nihayet ona talebe olmak, bir ikram-ı İlâhî.

Karmaşık fikirlerle, dünyevî meselelerle zihni mefluç olan ve iman noktasında ciddî bir zaafiyet yaşayan 20. Asrın insanı, alelekser bu derdinden kurtuldu, Nurlar ile mecrasına oturdu.

Çünkü Risale-i Nur paratoner oldu, şu memleketin üstüne.

Her ne kadar bizzat Nur Talebesi olmasa da, toplum içinde hüsn-ü kabul görmüş, insanlara mihenk olmuş Risale-i Nur eksenli fikirlerden, eserlerden ve bunların onarıcı yansımalarından istifade eden az değil.

Nur’ları tanımak, Nur Talebesi olmak İlâhî ikram ve ihsan olmanın yanında bir de nasip işi. Meselâ; Risale-i Nurları tanıyan bir aileden ilgi duymayıp, Nur Talebesi olamayan evlâtlar çıktığı gibi; dinden diyanetten uzak, hatta muhalif kimselerin çocukları arasından samimî Nur Talebesi çıktığı bir vakıa.

Takdir-i Hüdâ bu!

Yitiğini bulan bir kimsenin eşyasına sevinçle sahip çıkması ne ise, Risale-i Nurlar’la ilk defa müşerref olan bir kimsenin sevinci de, heyecanı da aynen o.

Nur’a müştak birinin, Risale-i Nur’la tanışma sevincini belirttiği bir mektubunda, “Hakikîbal diye keçiboynuzu kemirmiş durmuşum, meğer” dediği gibi…

İşte, bir süre önce Risale-i Nurlar’ı tanıma ve ona talebe olma bahtiyarlığına eren bir okuyucum da bu heyecanı ruhunun derinliklerinde yaşıyor, taşıyor olmalı ki, bir gün, bir tasavvurda bulunmuş; o manayı gönlüne, nakış nakış dokumuş.

Bizimle paylaştığı derunî duyguları, bizi de duygulandırdı. Biz de tuttuk bu metni, sizlerle paylaşmak istedik; “Sevinçler, paylaştıkça çoğalır” düşüncesiyle…

Okuyucum, o anki tasavvurunu şöyle dile getirmiş:

“Evimizin arka balkonundan dışarıyı seyrediyordum. Bahçedeki kamelyanın çatısına bir kuş kondu.

“Kuşa baktım, kuş da bana doğru çevirdi başını, sanki göz göze gelir gibi olduk. İçim titredi bir anda.

“Dedim ki, kendi kendime; ‘Ondan bana bakan, O. Kuşun içinde de bir can var benim içimdeki gibi. Can, aynı can!’

“Çok duygulandım, içeri girdim.

“Kanepeye oturduğumda, karşımdaki kitaplıkta dizili Risaleleri gördüm. Ve gözümün önüne Üstad Bediüzzaman geldi.

“Ağlamaya başladım.

“Düşündüm ki, bu kitaplar bir eşya olabilir, ama onların da hakikati, Hak. Cenâb-ı Allah o ilmi vermiş ki, yazmış Üstad. Ve ardından, ‘Şimdi gel de, sen bunları okuma; hiç olur mu?’ dedim kendime.

“O gün bu gündür her Risale okuduğumda bu, aklıma gelir ve çok yoğun duygularla okurum. Rabbim okuduğumu hakkıyla idrak etmeyi nasip etsin, inşallah” diyerek son noktayı koymuş, değerli okuyucumuz.

Yaşanan bu hâl, yitiğini bulmanın inşirahı değilse, nedir?

Biz de, bu müstakbel samimî Nur Talebesi’nin duâsına “Amin”; temennilerine de, ruh-u canımızla “İnşaallah” diyoruz.

Okunma Sayısı: 1764
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı