"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu günlerin heyecanı bir başka

Ali Rıza AYDIN
08 Eylül 2016, Perşembe
Bütün İslâm beldelerinde Hz. İbrahim’in (as) sünneti ve harika bir boyun eğişin, emsalsiz bir itaat edişin sembolü olan kurban hazırlıkları; şartlarına uygun bir hayvanı Allah için kurban edecek olmanın heyecanı yaşanırken; bir tarafta da Mekke-i Mükerreme’de, Hac farizasının güven içinde yapılmasıyla ilgili tedbirleri ikmal çalışmaları; hüccacın ise, Hacı olabilme duyguları doruk noktasına ulaşmış durumda.

Herkes rızâ-yı Bârî peşinde.

Bugün Kamerî takvime göre Zilhicce’nin altısı. İki gün sonra, Zilhicce’nin sekizinde, Duha / Kuşluk vaktinden sonra; yani, güneşin doğuşundan takriben iki saat sonra hacı adayları ihrama girip, Telbiye’lere başlayacak.

“Lebbeyk Allahümme lebbeyk lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk innel’hamde ve’n ni’mete leke ve’l mülk lâ şerîke lek.” (Buyur Allah’ım buyur! Emrindeyim buyur! Buyur Allah’ım! Senin hiçbir ortağın yoktur. Buyur Allah’ım! Şüphesiz hamd Sana mahsustur. Nimet de Senindir. Mülk de Senin. Senin hiçbir ortağın yoktur) demek olan Telbiyeyi, ihrama girerken bir defa söylemek farz, zaman zaman yüksek sesle tekrarlamak ise sünnettir.

Telbiye getirirken, Kâbe’sine çağıran Rabbinin tam önündeymiş gibi hisseder kendini insan. “Dâvetini duydum, emrine uydum, Sana geldim yâ Rabbi! Bütün mevcudiyetimle ve samimiyetimle emrindeyim” mânâsında ve teslimiyet niyetiyle getirilen Telbiye nidaları, o günlerde, asumana ulaşır. 

Zilhicce’nin dokuzuncu günü ise, Arefe. Arafat’ta idrak edilecek olan “Arafat Vakfesi”nin günü; yani, Efendimizin (asm); “Hac Arafat’tır” buyurduğu o muhteşem, o kutlu gün!

Arafat Vakfesi; Öğle namazını, İkindi namazıyla birleştirip, cem-i takdimle kıldıktan sonraki yakarış zamanı; Âlemlerin Rabbinin emrine mutî, melûl mahzun yapılan mağfiret duâsı; yani, “O’nun sermediyet-i Ulûhiyetine karşı mahviyetkârâne, huzur-u kibriyâsındaki kemerbeste-i ubûdiyettir”.

“Huzurda bulunmak” demek olan Arafat Vakfesi, hacı olmanın olmazsa olmaz şartıdır.

Orada, mikat mahalli sınırları içinde bulunup da vakfeye duran her mü’min, inşallah anasından yeni doğmuş gibi tertemiz oluyor ve yeni bir hayata, yeni bir çehreyle, saadetli bir başlangıç yapıyor.

Arafat’ı müteakiben Müzdelife’de, Müzdelife Vakfesini; Mina’da Cemeratları taşlama ve haccın rükünlerinden olan ya da öngörülen diğer menasikler ifa ediliyor.

O mahşerî atmosferde bulunmak, tarifi imkânsız bir duygu yoğunluğu ve müthiş bir heyecan tufanı…

“Oralar anlatılamaz, yaşanır” veciz sözünde saklı olan fevkalâde yüksek bir manadır “Hac”cın oradaki ahvali. Rabbimizin, emrine imtisal eden kullarına lütfedip nasip ettiği büyük bir ikram, büyük bir payesidir, Hacı olmak.

Her ne kadar bu mevsim oralarda olamasak, o manevî havayı koklayamasak da, ihsan-ı İlâhî olarak lütfedilip, oralarda bulunduğumuz saadetli günleri yâd etmiş olduk bilvesile.

Rabbim, İbrahimî bir ibadet olan ve rızasını tahsil kastıyla kesilen kurbanlarımızı, orada kesilenler sınıfına dâhil; bizim de buralarda yaptığımız, yapacağımız ibadetlerimizi, duâlarımızı Kâbe’de, Arafat’ta, Ravza’da ve sair mübarek mevkilerde yapılan duâlardan, ibadetlerden sayıp, dergâh-ı ulûhiyetinde kabul eylesin. 

Okunma Sayısı: 2186
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı