"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dert babası

Ali Rıza AYDIN
01 Ekim 2015, Perşembe
Anlamak istemeyince insan, ne söylesen anlamaz; ya da, anlamaya çalışmaz.

Hayat bu…

İnsan birçok şeye muhatap olur; birçok kapı, çalan için yol olur. Çalan, yorulur; çalınan kapı ise, yerinde durur. Gıcırtısı bile duyulmaz.

Öylece durur!

Halk içinde çok bilinen bir isim: Marko Paşa.

Sultan Abdülaziz’in hekimbaşısı; II. Abdülhamid döneminin de Meclis-i Âyan (Senato) üyeliği görevinde bulunan Rum azınlıktan, asıl adı Marko Apostolidis olan Marko Paşa, iyi bir dinleyici imiş.

Onun içindir ki, halk arasında, bir çözümsüzlük söz konusu olduğunda; bir olumsuzluk yaşanıp çaresiz kalındığında: 

“Git, derdini Marko Paşa’ya anlat” deniyor.

Evet, sorunu olan, sıkıntısı olan; hatta iş güç gibi talepleri olanlar Marko Paşa’ya giderler, dertlerini anlatırlarmış. Marko Paşa onları dikkat ve sabırla dinler, sonunda: 

“Anladık anladık, ama mesele nedir?” dermiş.

Vatandaş, “Paşa her halde anlayamadı” diye düşünerek başa döner, tekrar anlatırmış, derdini. 

Paşa, yine: “Anladık anladık, kardeşim! Ama mesele nedir?” dermiş. 

Konu, kendisine tekrar anlatılırmış. Üçüncü defa da, “Anladık anladık, ama mesele nedir?” teranesini işiten vatandaş sessizce, pılısını pırtısını toplar, oradan uzaklaşırmış.

Günümüzde de bir kısım yetkili, etkili kimselerin başvurduğu tavır bu. Tebessümle, nezaketle her derdini dinliyor; gel gelelim, bir netice vermiyor.

Bu durumda, gel de Paşa’yı anma!

İnsan, Rabbinden ümit ettiği gibi, dostlarından da umar; dost bildiklerini arar. Muavenet, neticesi ister dünyevî, ister uhrevî olsun dünyalının işidir. Ahirette, Peygamber Efendimizden (asm) başka kimsenin kimseye muavenet etme, elinden tutma imkânı bulunmamaktadır. 

Dara düşmüş bir mü’mine destek olmak ne hoş şey. 

Bu surette ameli, belki Rabbimizin hoşuna gider; bu sayede işlerini rast getirir, rızkını bereketlendirir; hatta lütfederse rütbesini yükseltir.

Demek ki, “Mahkeme kadıya mülk değil” deyimini hatırlayıp, hiçbir postun kimseye bâkî kalmayacağını dikkatten uzak tutmayarak “gün, bu gün” deyip, varsa elinden gelen, dostlarına sunmalı; gayrette bulunmalı.

Çünkü yarın çok geç olabilir; “keşke”ler, hiçbir işe yaramayabilir!

Yalnızca dinlemek değil, Makro Paşa üslûbuna son verip, yorgun düşmüş gönülleri “dinlendirmek” de gerekmez mi?

Biliyoruz ki: Ahiret, dünya da kazanılmaktadır.

Öyle ise, kazanmaya bak!

Hazır, fırsat eldeyken…  

Okunma Sayısı: 1429
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı