"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dillere pelesenk sözler!

Ali Rıza AYDIN
06 Nisan 2017, Perşembe
Bazı insanların alışkanlık haline getirdiği, sıkça tekrarladığı, neredeyse dilinden hiç düşürmediği; diğer bir deyişle, diline pelesenk ettiği bir söz vardır: “Vallâhi billâhi!” Bu, neredeyse, her cümlesinde ya da buna yakın sıklıkta kullanılan bir söz haline gelmiştir.

Yemin, basit bir şey değildir. Bilâkis yemin, Cenâb-ı Hakk’ı şahit tutmak demektir. Öyle olunca, günlük hayatta ulu orta her şeye yemin etmek doğru değildir. Söylenen söz doğruysa, yemine lüzum yok; eğriyse, yeminli işte günah çok. Zira yemin, söylediğin söze karşıdaki insanı inandırmak için Allah’ı şahit tutmaktır.

Âyet-i Kerîmede, “Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar”1 denilmektedir.

Sözlükte “sağ el, sağ taraf; ant, kuvvet” gibi vb anlamlara gelen yemin (çoğulu eymân), terim olarak bir kimsenin kararlılığını pekiştirmek ve başkalarını ikna etmek amacıyla söz ve beyanını Allah’ın adını veya bir sıfatını zikrederek kuvvetlendirmesidir.

 “Vallahi şu işi yaparım”; “Vallahi şu işi yapmam”; “Vallahi borcumu ödedim”2 gibi sözler yemindir ve Allah’ı -doğru yanlış- her sözüne şahit tutmaktır.

Arapçada yemin, aynı zamanda, “kasem” kelimesiyle de ifade edilmektedir.

Öneminden dolayıdır ki, yemin, yargılama hukukundaki ispat vasıtalarından biridir. Bu manadaki yemin, dâvâcı veya dâvâlı olan birinin bir olayın doğruluğunu ispat etme maksadıyla, Allah’ın adını anarak veya bazı mukaddes değerler üzerine yemin  beyanda bulunmasını ifade eder.

Yemin, “Vallahi, billâhi, tallahi”; “Rahmâna yemin olsun ki”; “canım elinde bulunan Allah’a yemin olsun ki”; “Allah’ın kudreti üzerine yemin ederim ki” ifadeleriyle yapılır.

Aksi ise sorumluluk getirir.

Peygamber Efendimiz (asm) bir hadis-i şeriflerinde; “Allah dışında bir şey üzerine yemin eden kimse şirk koşmuştur”3 buyurmaktadır.

Yemini, yani Allah’ı şahit tutmayı alışkanlık hâline getirmemeli, yerli yersiz her konuya âlet etmemeli.

Ticaretini kolaylaştırmak, malını kabul ettirmek maksadıyla yemin etmenin mekruh olduğu bildirilmekte; bilhassa pazarlık esnasında yemin etmenin caiz olmadığı ifade edilmektedir. Yalan yere yemin etmek ise, büyük bir haramdır. Çünkü bu, basit bir kazanç için Allah’ın adını istismar etmek, müşteriyi kandırmak demektir.

Hadis-i şeriflerinde, Peygamberimiz (asm); “Ticarette çok yemin etmekten sakının. Çünkü yemin sürümü arttırır, fakat bereketi yok eder”4 buyurmaktadır.

Allah adına bilerek yemin eden bir kimse yeminini yerine getirmelidir. Eğer yeminle yapacağı iş haram ve kötü bir iş ise bu takdirde kötü işi yapmayacak, yemini bozacak ve ilmihallerde belirtilen fıkhî ölçülere göre, keffâretini yerine getirecektir. Böyle bir yemine sadâkatin ise, mekruh olduğu bildirilmektedir.5 

Âhir kelâm: “Biz ki hakikî Müslüman’ız; aldanırız, fakat aldatmayız. Bir hayat için yalana tenezzül etmeyiz.”6

Dipnotlar:

1- Mâide Sûresi, 89. 2- TDV İslâm Ansiklopedisi, 43: 417. 3- Müsned, 2: 34. 4- Müslim, Müsakat, 27. 5- İbn Kudâme, el Muğnî, 2: 167; Süneni Ebû Davud Terceme ve Şerhi, 12: 236. 6- Said Nursî, Beyanat ve Tenvirler, 62.

Okunma Sayısı: 2522
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı