Harameyn-i Şerifeyn’de namaz kılmak unutulmaz bir saadet.
Mescid-i Nebevî’de bulunmak ne demek! Nebîler Nebîsi Efendimizin (asm) mescidinde bulunmak, hem de O’nun (asm) yanı başında namaz kılmak büyük devlet ümmete. Bu, bir de Ramazan-ı Şerifin feyziyle, bereketiyle olunca…
İftarını açıp, akşam namazını kılan cemaatin önemli bir kısmı, Mescid-i Nebebî’den ayrılmıyorlar. Akşamla yatsı arasında zaman aralığı fazla olmadığı için bu mübarek mekândan, bu manevî atmosferden; Efendimizin (asm) dizinin dibinden ayrılmak istemiyorlar. Kimi, zikir fikir ve okumayla meşgul olurken; kimileri de -bilhassa yerli halktan kimseler- çantalarında, termoslarıyla getirdikleri çay-kahve gibi sıcak içecekleri afiyetle yudumlayıp, bir tür Ramazan sohbetleri yapıyorlar orada.
Ortalık, gündüz gibi.
Mescid-i Nebevî’nin içi dışı, avlusu ışıl ışıl, pırıl pırıl. Bu mekâna mahsus bir nezahet.
Pırıl pırıl dedim; iftardan sonra, onlarca temizlik aracı bir anda avluya çıkıyor; kısa bir zaman zarfında her tarafı pırıl pırıl yapıyor, her yer tertemiz oluyor.
Bütün namaz vakitlerinde ezanın okunmasıyla farz namazın kılınması arasında yarım saat civarında bir bekleme süresi geçiyor. Teravih namazında da böyle. Biz ve bizim durumumuzda olanlar, hemen yatsı namazının sünnetini eda ederken, bir kısım kimseler de ellerine Kur’ân-ı Kerîm alıyor, bu ara zamanı değerlendiriyor.
Çoğu zaman, farz namazından sonra cenaze namazları kılınıyor buralarda. Bunun gecesi gündüzü olmuyor. Her vakitte kılınabiliyor.
Mescid-i Nebevî’de, her iki rekâtta bir selâm verilerek ve hatimle kılınan teravih namazının ilk on rekâtını bir imam; ikinci on rekâtını bir imam ve vitir namazını da bir başka imam kıldırıyor. Her ne kadar kıyam uzun, tahammülü zor olsa da imamların davudî sesleri, oraya mahsus kıraati ve bunu huşuu içinde dinlemek zamanı kısaltıyor, zahmeti, rahmete kalbediyor.
“Üç rekâtlık vitir namazını neden bir üçüncü imam kıldırıyor” diye bir soru akla gelebilir. Bunun sebebi, imamın özelliği. Âyetleri, sûreleri insanın gönül telini titreten bir üslûpla tilâvet eden imam efendi, Efendimizin (asm) sünneti olduğu üzere, vitir namazının ilk rekâtında Fâtiha Sûresiden sonra “A’lâ” (Sebbihisme rabbikel-a’lâ); ikinci rekâtta, “Kâfirûn” (Kul yâ eyyühe’l-kâfirûn); üçüncü rekâtta ise, “İhlâs” (Kul hüvellahu ehad) Sûrelerini zamm-ı sûre olarak okuyor. İhlâs Sûresinden sonra rükû yapıyor, rükûdan sonra kıyam ve tam on dakika süren mükemmel bir duâ…
Cümle mü’minlerin âminlerine biz de “Âmin” deyip; onların istediklerini biz de istedik mahcup yüzümle, nedamet yüklü özümüzle Rabb-ı Rahimimizden.
Teravih namazından sonra Mescid-i Nebevî’den ayrılmaya başlıyor insanlar yavaş, yavaş. Biz, biraz daha kalıp, tesbihatımızı yapıyor ve gönlümüz Mescid-i Nebevî’de, ayağımız otelimizin yolunda bu mukaddes, bu muhterem, bu müstesna mekândan ayrılıyoruz, sabah namazında tekrar buluşmak ümidiyle…