Her Cuma günü minberden, Cuma Hutbesi’nin sonunda, hazır bulunan cemaate; onların şahsında da, bütün insanlara duyurulan; okunması da, dinlenmesi de farz olan İlâhî emir:
“Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder; çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğütler veriyor.” 1
Bu sûrenin hemen ardından, Cenab-ı Hakk’ın bizden istediği ve manası itibariyle Müslüman’da olması gereken karakter yapısı, ana başlıklarıyla, imam efendi tarafından mealen özetlenir:
Âyette ifade edilen bu “öğütler”; yani, Allah’ın emir ve yasakları, ehemmiyetine binaen haftada bir, ayda dört ve senede elli iki defa minberden, orada bulunan mü’minlere okunur, tebliğ edilir.
Bu tebligattan anlaşılması gereken husus şudur:
(Allah Teâlâ bu âyette Dünya nizamını sağlayan üç esası emrediyor; buna karşılık üç çirkin davranışı da yasaklıyor.
Emrettiği esaslar:
Adalet, ihsan ve akrabaya yardımdır.
Yasakladıkları ise:
Fuhuş, münker ve zulümdür.
Adalet: Peygamber Efendimize (asm), “Suçu işleyen kızım Fatıma bile olsa cezasını veririm” 2 anlayışıyla her şeyi tam olarak yerine getirmek, davranış ve hükümde doğru olmak, herkesin hakkını vermek ve ölçülü davranmaktır.
İhsan: Başta anne ve babalara olmak üzere iyilik etmek, hayır yapmak, bağışta bulunmak ve emredilen şeyi gerektiği gibi yerine getirmek demektir. İbadette ihsan ise; Hz. Peygamber’in (asm) “Cibrîl hadisi” diye bilinen hadis-i şeriflerinde geçen, “Allah’ı görür gibi” 3 ibadet etmektir.
Akrabaya yardım: Uzak yakın akrabaya iyilik etmek, ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara karşı iyi davranmaktır.
Fahşâ: Kötü ahlâk, yani zina manasına da gelen fahşâ, sınırı aşan her şey; yalan, iftira gibi söz ve fiille işlenen günah ve çirkinliklerdir. Bunlar insanların en fena halleridir.
Münker: “İnkâr edilen, karşı çıkılan, reddedilen” manasına da gelen münker, şeriat ve aklıselimin beğenmeyip fena kabul ettiği, insanın vicdanını rahatsız eden iş davranış demektir.
Cenab-ı Hak, “Kim, şeytanın adımlarına uyarsa, şüphesiz o fuhşiyatı ve münkeri emreder” 4 buyurmaktadır.
Bağy: Sözlükte, haktan ayrılmak, zulmetmek, haddi aşmak, insanlara karşı üstünlük iddia edip onları, zulüm ve baskı altında yaşatmak manasına geldiği gibi; fıkıh terimi olarak da, “Allah’a karşı gelme, dinin çizdiği sınırları aşma” 5 manasını ifade etmektedir.
Yukarıdaki âyetin sonu, “O, düşünüp tutasınız diye size öğütler veriyor” diye bitiyor.
Bilindiği üzere, öğüt, uyulsun ve tutulsun diye söylenir.
Bunu söyleyen, Allah (cc) olduğuna göre; emirdir!
Elbette ki, tutana…
Dipnotlar:
1- Nahl Sûresi, 90. 2- Buhârî, Enbiyâ, 54; Müslim, Hudûd, 8-9. 3- TDV İslâm Ansiklopedisi, 21: 544 (Buhârî, Tefsîr, 31/2, Îmân, 37; Müslim, Îmân, 1). 4- Nûr Sûresi, 21. 5- TDV İslâm Ansiklopedisi, 4: 451.