"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gerçek sevgi

Ali Rıza AYDIN
05 Nisan 2018, Perşembe
Sevgiyi, “İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu, muhabbet; sevme hissi” diye tarif ediyor, sözlükler.

Tasavvuf dilinde ise, “aşk” deniyor buna.

Peki, sevgi nasıl bir şey ki, onun gerçeğinden, gerçek olmayanından söz edilebiliyor; onun, sarsılmaz bir istinat olmasını arzu ediyor insanlar?

Anlaşılan, sevgi, hayata hayat katan bir iksir olmalı ki, değer katıyor, insanların dünyasına.

Meselâ:

İnsan, Allah’ı gerçek manada severse, Ona, sevilen bir “kul” olur; Peygamberini sözüyle değil de özüyle severse, “ümmet”…

İşini severse, başarılı olur; eşini severse, sevgiyle mukabele görür ve hânesinde mutluluk pırıltıları eksik olmaz; aşını severse, tat alır.

Arkadaşını severse; sevgisi, muhabbeti dostluk makamına yükselir.

Göz, masnuata sevgi ile bakarsa; Cemil-i Zülcelâl’in hikmetle halk ettiği güzellikleri manâ-yı harfi ile görür; güzelliği, Yaradan için sever.

Ve… her zaman sever.

Yahya bin Muaz Er-Râzi; “Gerçek sevgi, iyilik gördüğünde artmayan ve kötülük gördüğünde eksilmeyendir” diyor.

Hz. İsâ (as) ise, “Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz fazladan ne yapmış olursunuz?” diye soruyor.

Demek ki gerçek sevgiyi, Yunus gibi; “Yaratılanı, yaratandan ötürü sevmek” olarak anlamak gerekir.

Çünkü her şey, sevgi üzerine müesses…

Hz. Peygamberimizin (asm) hadis-i şeriflerinde, ifade ettikleri üzere: “İnsan sevdiği ile beraberdir.” (Riyazü’s-Salihîn, 1: 367.)

Sevginin mi’yârına ibretâmîz bir örnek:

Birbirine kırılan iki arkadaştan biri, uzun bir aradan sonra diğerinin kapısını çalar.

“Kim o?” diye seslenir içerideki.

“Benim” der kapıyı çalan.

“Burada ikimize birlikte yer yok!” diye cevap verir öbürü.

Aradan uzun bir zaman geçer…

Yeni bir ümitle tekrar çalar, sevdiği arkadaşının kapısını.

“Kim o?” diye sorar yine içerideki.

“Sen’im!” der bu sefer. Ve kapı sonuna kadar aralanır.

Hz. Mevlânâ da; “Birisinin kalbinde taht kurmak, sevgisini kazanmak istiyorsanız, öylesine sevmelisiniz ki, benliğinizi bırakıp âdeta “o” olmalısınız” cümlesiyle ifade eder, gerçek sevgiyi.

İnsanları düşünmeye, aramaya, güzel şeyler yapmaya; hayata güzellikler katmaya sevk eden en mühim sebeplerden biridir, sevgi.

Yani riyasız, tasannusuz, cana safa bir sevgi…

Yahya Kemal, bir beytinde; “Dünyada sevilmiş ve seven nâfile bekler; / Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler” diyor.

Yeter ki, sev, ama gerçekten sev!..

Dönmemek üzere gitmeden önce sev, seveceklerini.

Okunma Sayısı: 3924
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı