"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Görünüşü suret-i haktan, ama…

Ali Rıza AYDIN
05 Şubat 2015, Perşembe
Moral değerlerin alt üst olduğu, manevî duyguların zayıfladığı toplumlarda değer ölçülerinin de büyük ölçüde değiştiğini görüyoruz.

Böyle toplumlarda insanı insan yapan inanç, fazilet gibi mânevî değerler bir tarafa atılabiliyor. Bunların yerine para pul, makam mevki, kılık kıyafet ve şan şöhrete göre insanlara kıymet veriliyor. Kişinin kılık kıyafeti düzgünse, o, itibar görüyor; ama kimliği pek araştırılmıyor, neciliğine bakılmıyor bile. 

Çoğu zaman bu maddî unsurlar belirleyici rol oynayabiliyor. Eğer düzgün bir kıyafet içinde değilseniz, muhatabınızın da muamelesi ona göre oluyor, hatta hitabı bile değişiyor. 

Buna ben birkaç defa şahit oldum: 

Gelişi güzel giyimimle görüştüğüm herhangi bir kimse bana, “dayı, amca”, “hişt mişt”, bazıları da “baba” v.b. unvanlarla hitap ederken; düzgün kıyafetimle görüştüğüm insanlar “efendim” ya da “beyefendi” diye hitap ediyor. 

 Yani “Ye kürküm ye!” meselesi…

Kılık kıyafete dikkat etmek elbette ki son derece önemli. Ama ondan daha önemli olanı gönül dünyasının istikameti ve amelin düzgünlüğüdür. Kaba saba, kırıcı, yıkıcı, incitici insanlar ne kadar da süslenirse süslensinler;  ne kadar da kuzu postuna bürünürse bürünsünler, vicdan sahibi hiç kimseyi memnun etmeleri mümkün değildir. Aksine, insanların sempatisini celp etmek yerine memnuniyetsizliğine sebep olurlar. Böyle kimseler sadece insanların değil, Allah’ın da nefretine maruz kalırlar.

Dış görünüşle insanları bir şekilde etkilemek, diğer bir deyimle,  aldatmak mümkün. Asıl olan, suret değil, sîrettir. Kıyafetin nasıl da yakıştığı değil, o güzel kıyafetle nasıl yaşandığı; onunla ne işler çevrildiği önemli. Ticarî hayatta, görüntüye aldanan birçok insanın maddî ziyana uğradığı duyduğumuz çok oldu. 

Bunun başka bir şekli:  

Dinî kisveye bürünüp Peygamberimizin (asm) yolunaymış gibi intiba uyandırarak dış görünüşüyle insanlara güven verdiği halde, işlediği amel bakımından günah şeylerle iştigal ediyorsa; muamelatında zulümkârsa bundan ne insanlar memnun olur, ne de Rabbimiz buna rıza gösterir.

Hz. Âişe’nin (ra) rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (asm), “Kullar içerisine Allah’ın en çok buğz ettiği kimse, kılık kıyafeti amelinden daha hayırlı olan kimsedir. Kılık kıyafeti peygamberlerinki gibi, ameli ise günahkâr ve zalimlerin amelidir” (Camiü’s-Sağîr, 1: 39) buyurmakta ve böylece meselenin özünü, hakikî yüzünü dikkatimize vermektedir.

Öyle ya, Cenâb-ı Hak bizim giyim kuşamımızın değil, niyetimizin, amelimizin, ahlâkımızın; insanlarla olan münasebetimizin güzel oluşuna itibar eder. He ne kadar bazıları alâyişe baksa da, ahirette çul çaput derde derman olmuyor. 

Rabbim, gösteriş müptelâlığı ve insanları yanıltma garabetinden hepimizi muhafaza buyursun.

Okunma Sayısı: 1816
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı