Bir dâvâya gönül vermek, peşinen, her zorluğu kabullenmek demektir.
Çünkü o yolun çiçekli bahçelerden geçmediğini bilir, dâvâsının sevdâlısı.
İşte, Nur-u Kur’ân dâvâsı da böyle bir dâvâdır.
Risale-i Nur’a hizmet etme; onu daha çok illere, ellere, gönüllere ulaştırma sevdâsıyla var olan Yeni Asya ve onun hâdimleri; yazar-çizer, sebatkâr ve fedakâr okuyucuları bilirler ki bu yollar, yolcusunu yorarlar.
Ve yine, gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur’âniyenin omuzlarına ihsan-ı İlâhî tarafından konulduğunu bilirler. (Lem’alar, 164)
Madem, konulmuş; hamuleye gönül vermek, omuz vurmak gerekir.
Yani, bu manevî hazinenin hamalı olmak…
Yeni Asya ekolü de bunu yapıyor yıllardan beri, her zorluğu aşarak.
Bendeniz, bu gönül verişi ve gönül vermişleri, Kara İstihkâm Birliği’ne benzetir dururum hep.
İstihkâmın manası: Tahkim edilmiş; yani, güçlendirilmiş, sağlamlaştırılmış yer, ya da mevki, mevzi demektir. İstihkâm Birliği’nin vazifesi ise: Kale yapmak, kışla yapmak, köprü yapmak, yol yapmak; mayınları kaldırmak.
Yapmak, her zaman zor iş!
Bedel ödeme işi.
Tahribatsa, sudan ucuz.
Yıllar önce de bu konuya bir parça temas etmiş ve bir okuyucumuzun “Züğürt tesellisi” iltifatına (!) mazhar olmuştuk.
Dünya durdukça, biz de içinde bulundukça hiçbir şey bu kanaatimizi değiştiremeyecek.
Çünkü bu ekolün erleri, istihkâm neferleri!
Yola çıktığından beri köprü yapar, yol yapar; engeli, yol üstünden toplar.
Ne saadet, ne şeref…
Söz konusu olan Risale-i Nur’a hizmet ise, her şeyimiz feda olsun yoluna.
Yeni Asya ekolünün, halkın istifadesine sunduğu sempozyumlar, konferanslar, paneller ve birçok faaliyetler bir “duruş”un resmidir.
Bu, herkesin tam siper olup ortalıktan çekildiği dönemlerde, sahaya inmek; verdiği şevk, ümit ve moralin yanı sıra, insanlara, emr-i bi’l-mârufu Hak namına tebliğ etmek demektir.
Bedel ödeme pahasına da olsa, Yeni Asya’nın misyonu budur.
Bütün bunları göz ardı edip, üzümün çöpünden, armudun sapından bahsetmek ne insafa ne de vicdana ne de ahlâka sığacak şey.
Böyle davrananlara sormak lâzım: “Yeni Asya’nın 50. Hizmet Yılı kutlamalarına kar demeden, kış demeden iştirak eden insanlar, hangi sâik ile o salonu hıncahınç doldurdular?”
15. Yıl kutlamalarının yapıldığı salonda ismi okununca, koşa koşa kürsüye gelen merhum şoför Hamdi, duygularını saf, berrak ve samimî iki kelimelik bir cümle ile ifade etmişti o gün:
“İnandım, çalıştım.”
Az, ama öz; içi dolu bir cümle.
Gördükleri hizmet, çektikleri zahmet itibariyle, pozisyonlarını İstihkâm Birliği’ne benzettiğimiz bu fedakâr insanlar da, inanıyorlar; inandıkları dâvâları için, çalışıyorlar.
Vesselâm!