"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayat da memat da boğazdan geliyor

Ali Rıza AYDIN
29 Haziran 2017, Perşembe
Bir ay boyunca, Hâlık-ı Zülcelâl’in bir kudret eseri olarak halk ettiği beden denen şu kompleks binamızın bütün organları, bütün lâtifeleri şöyle bir “oh!” demişti.

Ramazan ayında oruç tutmak emre itaat ve manevî yönü itibariyle büyük bir rahmet olduğu gibi, maddî bakımdan da önemli bir rahatlamaya vesilesi olduğu; bedenin perhize girdiği muhakkak.

On bir ay müddetince bizden çekmediği kalmayan mideler, mide ile ilişkili hasseler tam da kendine gelip, sıhhate kavuşmuşken bayram sabahından itibaren kıtlıktan çıkmışçasına, kahvaltı sofralarındaki envai çeşit nimetlere âdeta saldırdık.

Beslenme uzmanları günlerce öncesinden, “aman fazla şeyler yemeyin, asitli meşrubatlar içmeyin” uyarısını tekrarlayıp dursalar da, nafile! 

Yine, “imam bildiğini okuyor”, yine, boş mideler tıka basa doluyor.

Bazı kimseler, “Ne yapalım canım? ‘Can boğazdan gelir” diyebilirler. Der, der! Ne diyelim? “Can beslemek” elbette ki her insanın hakkıdır. Bununla birlikte, şunu da unutmamak lâzım ki hesap kitap tanımadan, tavsiyeye aldırmadan yiyip içmenin “Canı, boğaza getirdiği” hatta ölümlere sebep olduğu bir vakıa.

Yani, buna göre, “Can boğazdan gelir” mantığının sonucunda “Can boğazdan çıkar” gerçeğini de göz önünde bulundurmak gerekir.

Ananemiz gereği olarak, misafiri memnun etmek adına “ikram” ile “ısrarı” bir tepside takdim ettik hepimiz.

Hane sahibini kırmamak maksadıyla, az da olsa, her hanede üstü üstüne ikramlara yumulduk. 

Sonuç: Kantarın topu kaçtı. Belki mübalâğa gibi, ama bir aydaki oruçla elde ettiğimiz güzelliği, birkaç günde kaybettik.

Hem de, İslâm hükemasının Eflâtun’u ve hekimlerin şeyhi ve filozofların üstadı, dâhi-i meşhur Ebu Ali ibni Sina’nın, “İlm-i tıbbı iki satırla topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört beş saat kadar daha yeme. Şifa hazımdadır” sözüne ve “Kolayca hazmedeceğin miktarı ye” (Lem’alar, 151) tavsiyesine rağmen…

Açlık, ölüm sebebi olduğu gibi; toklukla da öldürüyor insanı.

Dünya, bugün, bu garabetin içinde! 

İnsanlar önce yemek için, sonra da yememek için etek dolusu paralar harcıyor. 

Bu konunun uzmanları yeme içme meselesinde ölçünün önemine işaret ediyor ve dünyada her yıl 3.5 milyon insanın çok yemeden, yani obeziteden dolayı öldüğünü bildiriyorlar. Bunun yanı sıra her gün, 16 bin 500 bebeğin de açlıktan öldüğünü…

Demek, nimeti, nikmete dönüştürmemek gerekiyor.

Bir ağabeyimizin tedavisine de yardımcı olduğu söylenen Azerbaycanlı bir hekim, bir sohbet sırasında söz besine, beslenmeye, ikrama gelince, kulaklara küpe şu tavsiyede bulundu:

“Dostun ise az yedir; düşman ise, tok eyle.”

Bu veciz sözden sonra bu konuda ne denir?

Okunma Sayısı: 1902
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı