"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsanlığın “insan” olma vechesi

Ali Rıza AYDIN
11 Ekim 2018, Perşembe
Dünyadaki bütün canlılar içinde vazife ve mesuliyet taşıyan yegâne varlık insandır.

Esasen insan hayatını mânâlı kılan, ona değer katan temel özellik, insanın bir vazife ve mesuliyet varlığı oluşudur. Bu sebeple, vazifesini ihmal eden ve sorumsuz bir hayat yaşayan insanlar, gerçek mânâdaki insanlık değerini heder etmiş olurlar.

Bu dünyada bir kısım insanlar, insanlığın gereği olan vazifeleri göz ardı ederek bunların mesuliyetinden kurtulmuş olabilirler.

Ancak; “Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza getirmeyeceğimizi mi sandınız?” 1 âyeti açıkça gösteriyor ki, İlâhî teklîften, mesuliyetten kurtulmak ve Allah’ın huzurunda hesap vermekten kaçmak hiç kimse için mümkün değildir.

Bunun aksini düşünmek, insanı, ahlâk nizamını ve bu nizamın temeli olan mutlak adaleti inkâr etme sonucuna götürür.

İnsan, yani kul, kendi irade ve ihtiyarı ile yaptığı fiillerinden mesuldür. Yani, Allah’ın emirlerini yapmak ve yasaklarından kaçınmakla mükelleftir insan.

Yapmakla mükellef olduğu iyi ve güzel işler karşılığında mükâfat alacağı gibi; nehyedilen, yapmaması gerekenler karşılığında da ceza görecektir.

Çünkü insan, iyi veya kötü, belirli bir işi yapmaya karar vermiş ve o kararını uygulamaya koymuş olmakla, o işin mesuliyetini yüklenmiştir. İşte insanlar, sahip oldukları bu irade ve ihtiyarlara; seçme melekelerine sahip olmalarından dolayı mükellef ve yaptıkları işlerden Mahkeme-i Kübrada hesaba tâbî tutulacaklardır.

Bu teklif esasına göre, dinen, sevaba lâyık ya da cezayı hak etmiş olurlar.

Bir kısım insanın karakteristik yapısı, Kur’ân-ı Kerîm’de, “…Bakarsın ki (insan), Rabbine apaçık bir hasım oluvermiştir” 2 şeklinde ifade edildiği gibi;  teklif ve mesuliyet, sevap ve ikab (ceza) esaslarını kabul etmemek ise, bütün İlâhî dinlerin esasına ve insanın gönderiliş maksadına aykırıdır.

Hâlbuki “İnsan, şu kâinat ağacının en son ve en cemiyetli meyvesi ve hakikat-ı Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâm cihetiyle çekirdek-i aslîsi;”3 “Eşref-i mahlûkat ve halife-i arz” 4 olduğu gibi; “Üstünde nakışları görünen esmâ-i İlâhiyeye âyinedarlık eder” 5 bir varlıktır.

Böylesi üstün sıfatlara sahip olmasından dolayıdır ki, her insanın unutmaması gereken önemli hususlardan biri, dünya hayatının geçici olduğu; diğeri ise, ölümün ve ahiret hakikatinin mukadder oluşu.

Velhâsıl:

“İnsan” olan insan için yapılacak en akıllıca iş, yaratılışının maksadı olan imtihanı kazanma çabası.

Ve buna, biiznillâh, muvaffak olma gayreti.

Dipnotlar:

1- Mü’minûn Suresi, 115. 2- Nahl Sûresi, 4. 3- Said Nursî, Asa-yı Musa, s. 34. 4- Said Nursî, Mesnevî-i Nuriye, s. 187. 5- Said Nursî, Sözler, s. 628.

Okunma Sayısı: 1669
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı