"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kabağın sahibi!

Ali Rıza AYDIN
14 Ağustos 2014, Perşembe
Mahkeme kadıya mülk değil” deyimiyle de ifade edildiği gibi, her şey gelip geçicidir. Hiçbir şey kararında kalmıyor, bir gün geçip giderek insana yâr olmuyor. Madem öyledir; kırıp dökmek, ihtirasa zebun olup “bir çuval inciri berbat etmek” kime ne kazandırır ki?

Bazı zaman, hırs, gözlerimizi kör ediyor; görmez oluyoruz görülmesi gereken şeyleri. Bir “hoş sad’a”nın baki kalacağını; ancak yapılan iyiliklerin, iyi davranışların hayırla anılacağını hep söyleriz, ama çoğu zaman öyle yapmayız. Ve kırarız dostları, arkadaşları “ene”mizi tatmin etmek, fikrimizde ısrar etmek adına.
Yakarız yıkarız, harap ederiz gönülleri; dününü, bugününü, yarınını düşünmeden. Karmaşık hesapların peşinde koşar, haddi aşar, hatta sineleri darp eder, vurur dururuz. Yani, düpedüz “kabadayı” oluruz insanımızın anladığı, algıladığı dile rağmen. Nesep cihetiyle, “dayı”lığa evet, ama “kaba”lığa hayır! Çünkü kabalık, ruhları mahpus eder, harabeye döndürür; sonra da, bir sürü enkazını sırtına yükler gider. Değişmeyen bir gerçek var: Hiçbir zaman, “zulüm âbâd olmaz”.
Kim ne hesabın peşinde koşarsa koşsun, Rabbimizin hesabını ve her şeyi bir sonu olduğunu -hükümdardan avama- hiç kimse unutmamalı. Cenâb-ı Hak Kur’ân-ı Kerîmde, “Kim zerre miktar hayır yaparsa onu görür. Kim zerre miktarda şer yaparsa onu görür”1 buyurmaktadır.
Bırakın bir topluluğu, bir zümreyi; bir ferde bile yapılan zulüm, bed muamele karşılıksız kalmıyor. Kimi kötülüklerin karşılığı peşinen dünyada, kimisi de ukbada buluyor. Yani, “Zâlim izzetinde, mazlûm zilletinde kalıp, buradan göçüp gidiyorlar” gibi görünse de, o hesap, “Bir mahkeme-i kübrâya bırakılıyor” 2, kimse o mizandan kurtulmuyor.
Muaccel görülen hesaba şöyle ilginç bir örnek: Vaktiyle bir derviş berbere gider berber koltuğuna oturur;
“Vur usturayı berber efendi” der. Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar ve diğer tarafa usturayı vuracakken, mahallenin kabadayısı içeri girer. Doğruca dervişin yanına varır ve başının kazınmış tarafına sert bir tokat atarak: “Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım” diye bağırır. Dövene elsiz, sövene dilsiz olan, halktan gelen her şeyin Hak’tan geldiğine inanan derviş, sabreder. Fakat kabadayının tıraş esnasında da dili durmaz, sürekli alay eder derviş ile: Kabak aşağı, kabak yukarı…
Nihayet tıraşı biten kabadayı dükkândan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki, atı ürken bir at arabası, yokuştan aşağı hızla gelerek kabadayıyı altına alır tepeler. Kabadayı o an, orada feci şekilde can verir. Berber dervişe bakar, sorar:
“Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?”
Derviş düşünceli bir şekilde cevap verir:
“Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helâl etmiştim. Gel gör ki, kabağın da bir sahibi var. O gücenmiş olmalı!”
Evet, Sultan-ı Kâinat kimin ne iş yaptığını görüyor; bazen, ibret-i âlem için, gördüğünü gösteriyor. Sonunda hayat, memat olsa da.
Diyen boşa dememiş, “Gururlanma padişahım, senden büyük Allah var” diye!

Dipnotlar:
1- Zilzâl Suresi, 7-8.
2- Said Nursî, Sözler, 54.

Okunma Sayısı: 1238
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Sema yıldırım

    14.8.2014 16:38:00

    Ağabey kalem tutan elinize sağlık. Çok manalı bir yazı. Sizi yazınızdan dolayı tebrik ediyorum. Yazılanları herkes nefsine alsa ortalık gül gülüstan olur. Anlayan, anlamıştır. Anlamayana da Rabbim anlamayı nasip etsin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı