"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mevkûtesiz olmaz mı?

Ali Rıza AYDIN
23 Mart 2017, Perşembe
Bulunduğum semtte bir poliklinik (şimdi özel hastahane), yıllardır, binlerce nüsha tabloid boy gazete çıkarır, durur.

Neden çıkarıyor?

Çünkü bununla, evvelemirde işinin reklâmını yapıyor; çalışma politikasını ifade ediyor; ardından da fikrini, zikrini, duruşunu belirtmiş oluyor. Yani, bir taşla üç kuş vuruyor.

Bir polikliniğin / hastahanenin gazetesi olur da; bir fikir grubunun, bir hizmet ekolünün gazetesi olmaz mı?

Ticarî bir müessesenin çıkardığı gazete bile fikrine, zikrine, anlayış felsefesine göre bir duruş sergiliyor da; yarım asırlık mazisi olan ve hiçbir kara sayfası bulunmayan bir gazete, neden inandığı dâvâsından inhiraf etsin ki?

Risale-i Nur’un medya dünyasındaki dili konumundaki Yeni Asya’nın, onun hukukunu savunur olması bile dünyalara değer hizmettir. Tabiî bu, çalışma farklılığı gözetmeksizin, bütün Nurcuların hukukunu da savunmak; onlara da lisan olmak demektir.

Bunun örnekleri çok.

1971 yılında haberdar olduğum; 73’ten beri de okuyucusu olduğum gazetelerimizin –ki, gazete, zor günlerde başka ad altında da çıktı–Risale-i Nur’ları tebliğ etmekten, onu, temsil etmekten; ona hadim olmaktan başka bir şey yaptığını görmedim.

Her cemaatin, her hizmet grubunun, her fikrî kurumun kendine göre bir ihtisas alanı olduğu gibi; basın-yayın; gazetecilik, dergicilik, yayıncılık ve dışa açık hizmetler de, Yeni Asya okuyucularından oluşan bu ekolün en mümeyyiz vasfıdır. İnşaallah, böyle de devam edecektir.

Buna rağmen; Risale-i Nur eksenli, fikir tandanslı, özellikle, bu tezgâhtan çıkma bazı zihni mefluç kimsenin düşüncesinden ya da düşüncesizliğinden hâsıl olan bir soru:

“Efendim, Nurculuk, mevkutesiz olmaz mı?”

Cevap: Neden olmasın? O tarz çalışanlar zaten var. Gayretlerinden dolayı onları tebrik ederiz, ama bizim hizmet alanımız ve anlayışımıza göre, gazetesiz olmaz!

Neden olmadığını, niçin olamayacağını kahrı çekenler bilir.

Herkes gibi, bu gazetenin naşirleri; yazarları çizerleri de bilir, kolay lokma yutmayı. Onlar da bilir; suya sabuna dokunmadan, ihsanlara konmayı. Ama dâvâ adamlığı bu değil.

Maalesef, işin bir diğer vahameti de şu ki: Benim güzel arkadaşım, kıymetli gönüldaşım hem benimle, hem de benden gayrı! Bu ne perhiz, bu ne turşu?

Fısıltı, sahne arkasından geliyor!

İnsanlar, kusurla malûl; yanlış yapabilirler. Öyle de, kurumların suçu, insanlarının üstünden müesseselere vurmanın âlemi ne?

Siyaset rüzgârı, vakti gelince eser; vazifesi bitirince, diner. Zaten bu, bizim aslî işimiz değil. Ama dinmeyen bir şey var ki; o da, gönül sancısı, o da vicdan acısı!

Bizim şiarımız, müsbet hareket etmek olduğuna göre; telâfisi zor, vebali büyük durumlardan kaçınmalıyız. Çünkü hiçbir şey, şahıslarla kaim değil. Şahıslar gidici, dâvâlar ise kalıcıdır.

Biz, buna bakalım!..

Okunma Sayısı: 1647
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • YAHYA YILDIZ

    23.3.2017 13:38:44

    Sevgili Ali Rıza bey Abi, Bu güzel açıklama, mantıklı yorum ve bakışınızı tebrik ediyorum. Ancak Üstadımız "Hey bedbahtlar! Risale-i Nur'un gerçi siyasetle alâkası yoktur. Fakat küfr-ü mutlakı kırdığı için, küfr-ü mutlakın altı olan anarşiliği ve üstü olan istibdad-ı mutlakı esasıyla bozar, reddeder" ve başka ifadesinde "Nur şakirtleri...Yalnız küfre, zındıkaya, dalâlete karşı cephe alır. Nur mesleğinde, mü'minlerin uhuvveti esastır." Yani bu mukaddes hizmette her devir ve zamanda, aziz, sıddık, fedakar ve cefakarlar başta her türlü küfür ve inkar olmak üzere, haksızlığa, hukuksuzluğa, zulme, zorbalığa ve adaletsizliğe inançları ve anlayışları gereği hep karşı olup seyirci olmamışlar. Çünkü "biz kabul etmiyoruz, amel etmiyoruz, istemiyoruz." Red başka, kabul etmemek başkadır, amel etmemek daha başkadır..."Risale-i Nur'un şakirtlerinden en müthiş bir muhalif, rejim müessesesini tel'in de etse, bilfiil idareye ilişmese, onun mefkûresine kanunen ilişilmez...Bunlar siyaset mi?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı