"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Mevlâ görelim neyler…”

Ali Rıza AYDIN
05 Kasım 2015, Perşembe
Seçimler, halkın hür iradesini izhar ettiği; reyleriyle, tercihini dile getirdiği demokrasi müesseseleridir. Yaklaşık beş ay önce yapılan seçim neticesinde halkın iradesi özürlü (!) bulundu ve telâfisi için yeni bir seçim yapıldı.

Demokrasi, hürriyetin mahfazasıdır. Halk hür olursa, fikrini izhar; düşüncesini ifade etme zemini bulur. Muvafık ya da muhalif bir fikrin ifade edilemediği; edilenin de, maksadının aksiyle değerlendirildiği; baskının, tacizin hüküm sürdüğü bir vasatta ise hürriyet haleldâr olur; demokrasi de doğru dürüst işlemez. 

Medyanın susturulduğu; haber alma hürriyetinin kısıtlandığı; mülkiyet haklarına el konulduğu; gazetecilerin dövüldüğü; hukukun tartışılır hâle getirilip, halka korku psikolojisi pompalandığı; şaibesi ayyuka çıkan yolsuzlukların henüz bir neticeye bağlanamadığı bir ülkede, bunun muhatabı olan siyasî yapı, seçimden oyunu arttırarak çıktı. Demek ki halk, böyle istiyor. Mademki demokrasi var, o zaman, insanların tercihine saygı göstermek lâzım.

Eflatun, “Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır” derken, seçmenin bilinçlenmesinin lüzumunu dikkate veriyor. Devamla, “Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye (hükümdarın bütün siyasî kuvveti elinde bulundurduğu yönetim tarzına) geçebilir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler” diyor.

Siyasetin felsefesini, atraksiyonlarını bilmem. Onun için, arka planda dönenleri göremem. Ama görünen o ki, seçmen sayısının yarısı iktidar partisine rey verdiğine göre, -yine onların mantığıyla- diğer yarısı da hainler! 

Toptancı yaklaşım böyle.

“Terör dindi” derken, son beş ay zarfında tekrar hortlayıp üst seviyelere tırmanması vatandaşta korku fobisini tetikleyip, bütün yaşananlara rağmen iktidar partisine cankurtaran simidi oldu âdeta. 

Siyasî iktidarların görevi halkını huzura mı kavuşturmak, yoksa huzursuzluk gayyasına mı atmak? Malcom X’in tabiriyle; “Eğer demokrasi adaletse neden biz adalete sahip değiliz.” 

Bakınız, seçim sonuçları ne şekilde olursa olsun biz bu memleketin evlâtlarıyız; kiracısı değiliz. Doğru bildiğimizi Hak namına söylemek; hakkımız olanı da istemek, vazgeçilmez hakkımızdır. 

Siyasî iktidarlar gelir geçer, ama devlet bâkidir. Yani, devlet, bizim devletimiz; millet de bizim kardeşlerimizdir. O bakımdan, kimseye fayda sağlamayan kısır tartışmalara; taraftarlıkta ifrat edip birbirimizi hırpalamaya son verip, kendimize gelelim; işimizin başına dönmelim. Önemli olan, memleketin kazanmasıdır. Herkes inandığı doğrular istikametinde memleketin sulhunu, sükûnunu, huzurunu istemektedir. Kanaatında isabet eden de, edemeyen de…

Şunu unutmamak gerekir: Sevsen de sevmesen de seçtiğin ya da seçilen insana katlanmak zorunda olmak, demokrasinin gereğidir.

Temennimiz o ki, geride bıraktığımız sıkıntılı dönem tekerrür etmez; yaşanan üzücü hâller, aklıselime tebdil olur inşaallah.

Okunma Sayısı: 1569
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı