"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Millet benim kardeşim!

Ali Rıza AYDIN
29 Eylül 2016, Perşembe
Emektar bir ağabeyimizin Ankara’da, Hacıbayram-ı Velî Camii civarındaki kitapçı dükkânındayım.

Malûm, o tarz yerler yol geçen hanı gibi oluyor. Gelen giden, giren çıkan, oturan…

Biz de girdik ve toplam on bir metre kare dükkânın bir iskemlesini işgal ettik. “İşgal ettik” diyorum, çünkü ticarethane ve sahibini iş zamanı fazla meşgul etmek doğru değildir. İşyerinde, fazla kalmak, bir cihette işgaldir.

Böyle bir atmosferde söz, döndü dolaştı, aktüaliteye geldi; millet şöyle, millet böyle, millet şunu yaptı, millet bunu yapmadı ilâ âhir… “Merak ilmin hocasıdır” deyiminde olduğu gibi, gördüm ki, insanlar bir hayli meraklı ve ilgili, ama ne yazık ki, ne ilimli ne de bilgili.

Nerede dar çerçevede bir sohbet olsa, insanlar kendi kusurunu, kabahatini; kendi ahvalini göz önünde bulundurmaksızın, millete, veryansın ediyor ya da milleti, kendinden ibaret sanıyor. Hâlbuki millet bir şahs-ı manevîdir. Hakikat-i hâlde o, bizleriz; herkes.  

Siyaseti sevmem, ama son zamanlarda maalesef siyasete temas etmeden de kalınamıyor. O anki ölçüsüz, tartısız; işkembe-i kübradan atılan lâflar, konuşmalar karşısında sessiz olunamıyor. Ve sessiz kalamadım:

“Millet benim, kardeşim” dedim, “Millet benim!”

Millet denen topluluk bizlerden mamuldür. Biz ne hâlde, ne yolda olursak; nasıl bir davranış yapısı içindeysek, milletin dokusu, kimyası da o yönde olur.

Zira milletin hammaddesi, mayası biziz.

Bu toprakları vatan edinen hiç kimse, bu ülkede kiracı değildir. Dolayısıyla, “millet” kavramı bir kısım şahıslara, belli bir zümreye tahsis edilemeyecek kadar şümullü bir kavramdır.

Millet, aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında din, dil, duygu, ortak tarih, ideal, gelenek ve görenek birliği olan topluluğun tamamıdır. Buna göre; “Millet, ne ırkî, ne kavmî, ne coğrafî, ne siyasî, ne de iradî bir zümre değildir.”

Millet biziz, hepimiz.  

Velhâsıl; sırf siyaset olsun adına, ayaküstü, ilgisiz meselelerle ilgilenmenin; faydasız konuşmaların, zarardan başka bir işe yaramayacağını orada bir defa daha görmüş oldum böylece.

Millet olmak, milletin malı olmak; millete “mâl” olmakla olur. Oturup hamasi sözler söylemek; kalkıp, kahramanlık nutukları savurmak ne millet kavramını kavramaya, ne de millete faydalı kişi olmaya yeter.

Bakınız, Bediüzzaman; “Kimin himmeti milleti ise, o kimse tek başıyla küçük bir millettir” (Hutbe-i Şamiye, 65) diyor. Yani memleketini, mukaddesatını, din-i mübini koruma, kollama ve yüceltme kastiyle, niyetiyle, azmiyle; semeresini sadece Allah’tan bekleyerek ve gönlünden coşup gelerek ciddî gayret göstermektir, Bediüzzaman’ın kastettiği, ferdi millet yapan himmet.

İşte Bediüzzaman bu veciz ifade ile en yüksek maksat ve gayeyi milletin; “milletim” diyen ideal sahibi kimselerin önüne koymuştur, bir asır ötelerden.

Her bir insanın değeri, gayesi ile ölçülür. Kimin hedefi, maksadı; buna matuf himmeti topyekûn milleti ve milletinin maddî-manevî manadaki kurtuluşu ise, işte o insanlar, en yüce ve âli maksat sahibi kimselerdir.

Yoksa gerisi, lâfügüzaftır.

Okunma Sayısı: 1602
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Rüstem Garzanlı

    29.9.2016 02:43:54

    Cenab-ı Allah'ın emri üzere insanları uhuvvete, kardeşliğe, birliğe dâvet eden bir yazıdır. Mü'minin himmeti milleti üzerinde böyle olmalıdır. Böyle olunca ırk, mezhep, meslek ve meşrep farkı gözetmeksizin, değil bin sene, ebeden kardeşçe beraber yaşanabilir. Kaleminize, elinize sağlık.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı