"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Terazinin kefesi

Ali Rıza AYDIN
16 Şubat 2017, Perşembe
Ne zaman adaletten bahsedilse, terazi; ne zaman da terazi göze ilişse, adalet akla gelir. Çünkü terazi, adaletin sembolü olagelmiştir yıllar yılı… Terazi, bir kolun iki ucuna asılı iki kefeden meydana gelen tartı âleti olduğu gibi; kıyâmet gününde de sevapların ve günahların mutlak surette tartılacağını hatıra getiren âlemdir.

Her hak sahibine hakkının tam ve eksiksiz olarak verilmesine adâlet adı verildiği gibi; insanın toplum hayatında riayet etmesi gereken kaideler, esaslar, kurallar silsilesi de “hukuk” olarak ifade edilmektedir.  

Buna göre terazi, gerek İlâhî Kitaptaki, gerekse beşerî mevzuattaki tarif edildiği şekliyle, bütün haklarda olduğu gibi ölçüde, tartıda; alış veriş nizamında, insanî münasebetlerde, davranış biçimlerinde doğru tartmak zorundadır.

Çünkü tartı, tartmak için; adâletli satmak için yapılmış.

Terazinin dili, mutlaka denk olmalı ki, alan adam aldanmasın, kanmasın. Aksi hâlde “nur” ile “nâr”, birbirine çok yakın!

Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîmde;

“İnsanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun” buyuruyor. 

Ve âyet-i kerimenin devamında;

“Onlar düşünmezler mi ki, büyük bir günde âlemlerin Rabbinin huzurunda divan duracaklardır” (Mutaffifîn, 1-6) diyerek, akıbeti hatırlatmaktadır.

Asr-ı Saadete bakalım:

Düpedüz bir hak ihlâli olarak alıcıya eksik mal ya da hizmet vermenin vahametine ve mesuliyetinin ağırlığına bakınız ki, İbn Ömer (ra), bu sûre okunurken altıncı âyete gelince hüngür hüngür ağlamıştır. 

Bir bedevî de bu konuda, Abdullah bin Mervân’a; “Allah’ın ölçü ve tartıda hile yapanlar hakkında ne söylediğini bildiğin hâlde Müslüman’ların malını ölçüsüz, tartısız ve zahmetsiz almakta devam ediyorsun!” demiştir.

Merak ediyorum: Bu âyeti, bizler, nasıl anlıyoruz? Acaba, anladığımızı anlatabiliyor muyuz?

Ölçme ve tartmanın doğru olması, bir hak; adalet anlayışı ise, din ve vicdan meselesidir.

Bir toplumda sosyal adâletin sağlanabilmesi, karşılıklı hakların korunabilmesi için her şeyden önce ölçü ve tartının doğru ve düzgün; fiiliyatın da ölçülü ve tartılı olması gerekir.

Vicdanlardan hak ve adalet fikrini kaldırırsanız, doğru teraziyle tartsanız bile, yanlış hesap riski var. Çünkü, teraziyi tutan el, bedenine bağlıdır!

İnsanlar başkalarının haklarını kendi haklarıyla bir tutarak ölçü ve tartıda doğru ve dürüst olma duygusundan yoksun oldukları müddetçe; alırken fazla, verirken eksik yapmaktan kurtulmaları mümkün değildir.

Bunun için önce vicdanları düzeltmek, sonra da ölçü ve tartı âletlerini ıslâh etmek gerekir.

Bu ise, Allah korkusu ve ahirete iman ile mümkündür.

Velhâsıl:

Bîkarar olan dünya, bir kaç para kazanç için ahireti kaybetmeye değer mi?

Bir cihette terazi, insanın kendini ölçmesi, tartması; yani, haddini fark etmesi demektir.

Okunma Sayısı: 4652
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı