Uyanamayıp, bir sabah namazını kaçıran Sultan III. Murat Han kendisine hicran olan bu hâletini ifade ettiği manzum eserinin baş tarafında, “Uyan ey gözlerim gafletten uyan / Uyan uykusu çok gözlerim uyan” dedikten sonra, herkese ders ve her devirde kulaklara küpe olan şu mısraları sıralıyor art arda:
“Bu dünya fânidir sakın aldanma,
Mağrur olup tac-u tahta dayanma,
Yedi iklim benim deyu güvenme,
Uyan ey gözlerim gafletten uyan.”
Onu hicrana gark eden, bir vakit sabah namazını kaçırması…
Ya, bizim kaçırdığımız namazlar, duymadığımız ezanlar; ulaşamadığımız mahzun gönüller bize hicran oldu mu acaba? Hangi şeyleri kaçırdık hayatımız boyunca; neler için, ne hâllerimiz için “eyvah” dedik kim bilir?
Bediüzzaman da firkatli ve gurbetli bir anında, “Seherlerde eser bâd-ı tecellî / Uyan ey gözlerim vakt-i seherde”1 diyerek inlemiş ya…
Gel gelelim keşkeler de, eyvahlar da beş para etmiyor. Gidenlere hiçbir fayda vermiyor; zayi olan zaman, mecrasına dönmüyor.
Gaflet uykusuna dalıp, yanlışlara aldanıp, dünya denen şu handan insanlıktan bîhaber gelip geçmek ne fena!
Dünya baki olsa, mesele yok; hesabını ona göre yaparsın, hamuleni ona göre tartarsın.
Ama fâni.
Hiçbir varlık kararında kalmıyor, kimseye yâr olmuyor.
Göz yummak; bildiği doğruları arka plana koymak, insanın kendi kendisini aldatmasından başka bir şey değildir.
Memnu meyve, haram lezzet, zehirli tat nice gözü kör etti; maazallah, üç kuruşluk sermayeyi tüketti.
Her nefsin ölümü tadacağını, iki yüz defa okusak da, tadanların elemini defalarca yaşasak da, hâlâ tevehhüm-i ebediyetten kurtulamıyor; sanki bu dünya memleketi baki, içindekiler de ebedî kalacakmışız gibi gaflet kumundan başımızı bir türlü çıkaramıyoruz.
Esef yüklü bir durum!
Unutmamalıdır ki, günahın küçüğü büyüğü olmadığı gibi; günah işlemenin de hiçbir masum ve makul gerekçesi olamaz.
Nitekim “Niyetim hâlis, kalbim sâfî” hezeyanına sığınmak, seyyiata namzet olmak düpedüz nefsin hilesi, gafletin, sâfiyâne oyunu.
Günah, günahtır!
Dahası; “Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var.”2
Ömür kısa, zemin kaygan; varılacak yerde ise, imtihan çetin.
Son nefeste ah u fizâr etmemek ve orada, “Keşke toprak olaydım!”3 dememek için var olduğun her an, uyanmanın zamanı.
Dipnotlar: 1- Said Nursî, Sözler, 213. 2- Said Nursî, Lem’alar, 15. 3- Nebe Sûresi, 40.