"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Uyan ey gözlerim!

Ali Rıza AYDIN
11 Ocak 2018, Perşembe
Uyanamayıp, bir sabah namazını kaçıran Sultan III. Murat Han kendisine hicran olan bu hâletini ifade ettiği manzum eserinin baş tarafında, “Uyan ey gözlerim gafletten uyan / Uyan uykusu çok gözlerim uyan” dedikten sonra, herkese ders ve her devirde kulaklara küpe olan şu mısraları sıralıyor art arda:

“Bu dünya fânidir sakın aldanma,

Mağrur olup tac-u tahta dayanma,

Yedi iklim benim deyu güvenme,

Uyan ey gözlerim gafletten uyan.”

Onu hicrana gark eden, bir vakit sabah namazını kaçırması…

Ya, bizim kaçırdığımız namazlar, duymadığımız ezanlar; ulaşamadığımız mahzun gönüller bize hicran oldu mu acaba? Hangi şeyleri kaçırdık hayatımız boyunca; neler için, ne hâllerimiz için “eyvah” dedik kim bilir?

Bediüzzaman da firkatli ve gurbetli bir anında, “Seherlerde eser bâd-ı tecellî / Uyan ey gözlerim vakt-i seherde”1 diyerek inlemiş ya…

Gel gelelim keşkeler de, eyvahlar da beş para etmiyor. Gidenlere hiçbir fayda vermiyor; zayi olan zaman, mecrasına dönmüyor.

Gaflet uykusuna dalıp, yanlışlara aldanıp, dünya denen şu handan insanlıktan bîhaber gelip geçmek ne fena!

Dünya baki olsa, mesele yok; hesabını ona göre yaparsın, hamuleni ona göre tartarsın.

Ama fâni.

Hiçbir varlık kararında kalmıyor, kimseye yâr olmuyor.

Göz yummak; bildiği doğruları arka plana koymak, insanın kendi kendisini aldatmasından başka bir şey değildir.

Memnu meyve, haram lezzet, zehirli tat nice gözü kör etti; maazallah, üç kuruşluk sermayeyi tüketti.

Her nefsin ölümü tadacağını, iki yüz defa okusak da, tadanların elemini defalarca yaşasak da, hâlâ tevehhüm-i ebediyetten kurtulamıyor; sanki bu dünya memleketi baki, içindekiler de ebedî kalacakmışız gibi gaflet kumundan başımızı bir türlü çıkaramıyoruz.

Esef yüklü bir durum!

Unutmamalıdır ki, günahın küçüğü büyüğü olmadığı gibi; günah işlemenin de hiçbir masum ve makul gerekçesi olamaz.

Nitekim “Niyetim hâlis, kalbim sâfî” hezeyanına sığınmak, seyyiata namzet olmak düpedüz nefsin hilesi, gafletin, sâfiyâne oyunu.

Günah, günahtır!

Dahası; “Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var.”2

Ömür kısa, zemin kaygan; varılacak yerde ise, imtihan çetin.

Son nefeste ah u fizâr etmemek ve orada, “Keşke toprak olaydım!”3 dememek için var olduğun her an, uyanmanın zamanı.

Dipnotlar: 1- Said Nursî, Sözler, 213. 2- Said Nursî, Lem’alar, 15. 3- Nebe Sûresi, 40.

Okunma Sayısı: 10098
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı