Akıbetlerini Hüdâ bilir…
Müslüman’ın durumu ise, bir cümleyle ifade edilecek kadar basit değil; o, birçok şeyle mükellef. Oturması kalkması, taatini yapması; konuşması susması; velhasıl, her hâli her ahvali gözleniyor, kayıtlara geçiyor.
Yarın orada, o dehşetli zamanda karşımıza çıkacak.
Bediüzzaman’ın, “Cennet ucuz olmadığı gibi, Cehennem de lüzumsuz değil”1 veciz sözü bu durumu kastediyor her hâlde.
Her şeyin bir bedeli olduğu gibi, Cennetin de bir bedeli olmalı.
Müslüman’ın derdi, işte bu dert dünyada.
Kıyâmet gününden, hesaptan kitaptan mü’min olan her insan kurtulmanın cehdinde!
“Büyüklerde mi?” sorusu akla gelebilir.
Evet, büyükler de.
Buna misal bir vak’a:
Hz. Ömer (ra), Muğire bin Şu’be’nin kölesi Mecûsi Ebû Lü’lü tarafından hançerlenip son anını yaşadığı dakikalarda “Şimdi bütün dünya benim olsa, kıyâmet gününün dehşetinden kurtulmak için tamamını fidye olarak verirdim. Allah’a hamdolsun, bu durumu da hakkımda hayırlı görüyorum” dedikten sonra, son söz olarak da, “Ey Ömer! Eğer Allah seni affetmezse vay hâline! Vay ananın hâline!” diye söylendi ve biraz sonra Rahmet-i Rahman’a kavuştu.2
Kıyâmet endişesinin vahametine bakar mısınız?
Hz. Ömer (ra) böyle düşünür, böyle derse biz ne yaparız?
Esas, vay bizim hâlimize!
Dünyayı fidye olarak vermeyi düşünmek zorunda kalmamak için, dünya şartlarını iyi değerlendirmek; mü’minliğe özenmek; yani, âhireti kazanmak adına dünyaya dikkat etmek lâzım.
Ahiret, dünyada kazanıldığına göre…
“O gün, ne mal fayda verir, ne de evlât. Ancak Allah’a kalb-i selîm ile gelenler (o günde fayda bulur)”3 buyuran Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna yüz akıyla varıp azabından emin, mağfiretine mazhar olmaya gayret etmek en ehemmiyetli meselemiz olmalı.
“Herkesin kendine yetip artacak derdinin olduğu”4 o günde eli boş kalmamak, hüsrana uğramamak için varlıkta da, darlıkta da Allah’a çokça hamd edenlerden; O’nun yolundan gidenlerden olmak için, “kul” olmak gerekmez mi?
Yunus Emre; “Nice bir besleyiş / Bu kaddile kameti / Düştün dünya zevkine / Unuttun kıyâmeti”5; yani, (Bu boyu bosu hayli besledin, ama dünya zevkine düşüp, kıyameti unuttun) diyor şiir diliyle.
Evet…
Bize de bugünden o günü düşünmek düşer!