"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yol oluyor!

Ali Rıza AYDIN
04 Mayıs 2017, Perşembe
Devlet olmak ciddî iş; devlet adamlığı ise ciddiyetli kimselerin işidir. Akl-ı selim başta olmak üzere kabiliyet, ilim, adalet, cesaret, feraset, dürüstlük, basiret, sebat, affedicilik ve istişare bir devlet idarecisinde aranan ve olması gereken belli başlı meziyetlerdir.

Kabul etmek lâzım ki, devleti idare etmek kolay bir iş değil; devleti, kolaya indirgemek ise o da doğru bir idare tarzı değil. Çünkü devlet, istisnasız, ülke halkının hepsinin devleti ve onları idare etmekle muvazzaf mekanizmanın, kurumların tepeden tırnağa tamamıdır.

İdareci ise idare ettiklerinin hizmetine talip olan kişidir.

Her ne kadar devir değişmiş, asır başkalaşmış olsa da gerek şahsiyeti, gerekse sorumluluk anlayışı bir mihenk kabilinden sık sık nakledilen Hz. Ömer’in (ra), şahsî işini göreceği zaman devletin mumunu söndürüp, kendi mumunu kullanma hassasiyeti numune-i imtisal olması bakımından hâlâ önümüzde duruyor.

İltimasın, irtikâbın, ihmalin; ayırmanın kayırmanın, göz yummanın adının bile anılmadığı; anılacak vak’anın olmadığı dönem, Hz. Ömer’in, İslâm’ın ruhuna uygun bir anlayışla devlet idare ettiği dönemdir.

Peygamber Efendimiz (asm) ise istişareyi, devlet idaresinin temel esası olarak kabul etmiş ve kendisine vahiy ile bildirilmeyen her hususta mutlaka ashabıyla istişare ederek durumu onların müzakeresine açmıştır.

Adalet ve hakkaniyet ölçülerine uyma, O’nun (asm) vazgeçilmez prensiplerindendi. Adalet önünde evlâd-ü iyal, soy, mevki, makam, mal, mülk gibi unsurlar arasında farklılık gözetmez; hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmezdi.

Buna bir misâl:

Bir gün kendisine, eşraftan, hırsızlık yapmış Fatıma adlı bir kadın getirilmiş ve bazı kimseler tavassutta bulunarak cezayı hafifletmek istemişlerdi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (asm), hiddet göstererek; “Hırsızlık yaparak getirilen, kızım Fâtıma dahi olsa elini keserim”1 buyurmuşlardır.

Allah’ın yolunu ve Resûlullah’ın (asm) izini bihakkın takip eden Hz. Ömer de (ra), adaleti uygularken herkese eşit davranmış; asalet, zenginlik, yakınlık, akrabalık, makam gibi unsurların adaleti engellemesine asla izin vermemiştir. Bunun için gereken her türlü tedbiri almış, her zaman halkına karşı büyük bir sorumluluk duygusu taşımış; idaresine gölge düşürücü hiçbir şeye müsamaha nazarıyla bakmamıştır.

Bir hassasiyet örneği de Halife Hz. Ömer’in (ra) hanesinden:

Mâlik b. Evs b. Hadesân anlatıyor: Rum kralından Hz. Ömer’e (ra) bir posta gelmişti. Hz. Ömer’in hanımı, bir dinar borç para buldu ve onunla esans satın aldı; bir şişenin içine esansı koyup  Rum kralının eşine gönderdi. Rum kralının eşi, gelen esansı alıp boşalttı ve içine mücevher doldurarak geri gönderdi.

Hz. Ömer’in (ra) hanımı, gelen mücevherleri bir bezin üzerine dökerken içeri Hz. Ömer (ra) girdi ve “Bunlar nedir?” diye sordu. Hanımı her şeyi anlatınca Hz. Ömer (ra), hanımının bir dinarını verdi ve gelen mücevherlerin tamamını hazineye koydu.”2

Buyurun: Asırlar ötesinden, cihana örnek devlet adamlığı tablosu!

Demek ihmalin, ihlâlin, iltimasın küçüğü büyüğü olmuyor; olanlara göz yummaksa, olacaklara, yol oluyor!..

Dipnotlar:

1- Buharî, Hudüd, 12; Müslim, Hudüd, 8-9. 2- Hayatü’s-Sahabe, 2: 57 (el-Hindî, Kenzü’l-Ummal, 12: 875).

 

Okunma Sayısı: 1971
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı