"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bencillik hastalığı

Ali SANDIKÇIOĞLU
02 Aralık 2015, Çarşamba
İnsanlar için özellikle Müslümanlar için önemli hastalıklardan birisi de bencillik hastalığıdır.

Bencillik: Genel olarak kişinin kendi nefsine, benliğine ve çıkarlarına düşkünlük göstermesi, haz ve mutluluklarını hayatın mutlak ilkesi yapmasıdır.

Bencillik: Ben merkezli bir hayat tasavvurudur. “Ben tok olduktan sonra bütün insanlar açlıktan ölse bana ne!” zihniyetinin sahibidir.

İslâm dini insan oğlunun gösterebileceği bencillik duygusunu tamamen yasaklamıştır. Dinimiz, bencillik duygusunu besleyip geliştirmeye çalışanları şeytanın işbirlikçisi olarak telâkki ediyor.

Bencillik: Paylaşmayı sevmeyen, çıkarı olmadan ilişkide bulunmayan, karşılıksız vermeyen, ihtiyacı olana vermeyen durumundadır.

Bencil insanı sahip olduklarıyla gururlandırır ve kendi kendine yeteceğini zanneder. Esasında bu geçici olan bir şeye bel bağlamaktır. Çünkü her insanın daha doğrusu her canlının önünde mutlaka ölüm vardır. İnsan oğlunun elinde bugün için var olan mal, mülk veya önemli makamların yarın elinden kaçmayacağını kim temin edebilir? Nice zenginler zamanla fakirliğe düşmediler mi? Nice sapasağlam insanlar zamanla sağlıklarını kaybetmediler mi? Veya birer engelli durumuna düşmediler mi? Zaman içinde nice ünlü devlet başkanları makamlarını kaybedip zavallı durumlara düşmediler mi?

Cenâb-ı Hak Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurmaktadır: “Yeryüzünde böbürlenerek yürüme, çünkü sen ne yeri yarabilirsin ne de dağlara boyca erişebilirsin.” (İsra 37)

Yani haddini bil. Kibirlenme, böbürlenme... Bencil ve enaniyet sahibi olma. Hz. Peygamberimiz (asm) “Ümmetim üzerine en çok korktuğum üç şey: Şu üç şey helâk edici tehlikedir: Kendisine itaat edilen cimrilik.

Peşi sıra gidilen heva ve heves. Her görüş sahibinin kendi fikrini kabul edişi.” (Ebu Nuaym)

Hz. Mevlânâ: “Bencillik gözüne takılmış bir ayna gibidir. O gözler neye bakarsa baksın. Kendinden başka birini göremez” diyerek bencilliğin ne kadar fena bir hastalık olduğunu ifade ediyor.

Mütefekkirlerden Epukuros şöyle diyor: ”İnsanların ruhlarından söküp atacakları iki şey vardır: Bencillik ve imansızlık.”

Peygamber Efendimiz (asm) “Bu canı bu tende tutan (Allah)’a yemin ederimki bir kişi (hayır namına) kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için istemedikçe iman etmiş olmaz.” (Nese-i 19) Burada Efendimiz (asm) dolaylı olarak bencilliğin çirkinliğini ifade etmektedir.

Mübarek ve mukaddes dinimizde bencillik, kibir, kendini beğenme, övünme, cimrilik ve pintilik gibi İslâm’da hiç hoş karşılanmayan kavramlarda bulmaktadır. Bu saydıklarımız esas itibarı ile bencilliğin meydana gelişinin hem sebebi hem de sonucudur. İman sahibi olan insan bu illetlerden kaçınması lâzımdır.

Bencil olan bir insan dünyadaki milyarlarca insan içinde hatta bütün canlılar içinde en önemli varlığın kendisi olduğunu düşünür ve öylece de inanır.

Böylece de diğer insanlardan kendinin çok çok üstün olduğunu zanneder bencillik ve enaniyet küpü haline gelir. Gelmiş geçmiş insanlardan bencillik ve enaniyet hastalığının en üst noktası kendisinde olan Firavun’u görebiliriz.

Bencillik insanın özellikle ebedî hayatını mahveden, Mevlâ’nın rahmetinden uzaklaştıran çok tehlikeli bir hastalıktır... Cenâb-ı Hak cümlemizi bütün kötü alışkanlık ve hastalıklardan muhafaza eylesin. Amin...

Okunma Sayısı: 11687
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı