1957-1958 yılları idi. Merhum babam Rize ili, Kalkandere ilçesinin Kayabaşı Köyü’nde (Bir çok köyün birleştiği yer) terzilik yapıyordu.

Okul tatilinde, o çocukluk yıllarında babamın yanına giderdim. Rahmetli babam inançlı bir insandı. Bizleri de düzgün yetiştirmeye çok dikkat gösteriyordu. Hak, hukuk, saygı, sevgiyi bilen birer insan olarak bizleri yetiştirmek için elinden geleni o günün şatlarında yapmaya çalışıyordu. Mekânı Cennet olsun.

Tatilden istifade babam beni Kayabaşı (Mahmutçepoğlarının) Camii’ne dinî dersler almaya gönderiyordu. Henüz ilkokul sıralarında idim. İkinci sınıftan üçüncü sınıfa geçmiştim. O tarihte köyümüzde devletin okulu yapılmamıştı. Bir komşumuzun dükkânın da okuyorduk. Kayabaşı Camii’nin o zaman imamı Trabzon Of’a bağlı eski adı ile Samri, yeni adı ile Ağaçseven Köyü (Mauze) mahallesinden molla Muhammed idi. Beni Kur’ân’a o geçirdi. Hatim ondan yaptım. Bazı süre ve aşırları da ondan ezberledim. Allah rahmet eylesin mekânı Cennet olsun.

Yine birgün ders için camiye giderken Ağaçseven Köyü’nden Beyazıt Amca’nın (Manifaturacı) dükkânının önünden geçiyordum. Orada dükkânın önünde oturan asker elbiseli  birisi beni çağırdı. Meğer beni çağıran Ağaçseven Köyü’nden bir astsubay imiş.

Elimden Kur’ân’ımı aldı. Bana biraz sertçe “Kur’ân okumanın yasak olduğunu bilmiyor musun?” dedi. Ben cüsse itibarı ile de çok küçüktüm. Hemen ağlamaya başladım. Dükkân sahibi ve o astsubay “Ağlama evlâdım. Biz sana şaka yaptık. Baban arkadaşımızdır… Korkma! Aferin oku. Yeter ki, Kur’ân oku. Kur’ân bizim kitabımız” dedi. Kur’ân’ı elime verdi. Hem başımı hem de yüzümü okşadı. Ben Kur’ân’ımı aldım. Camiye gittim dersime devam ettim. Daha sonra Kur’ân kurslarında okudum, çok kere kitaplarımızı sakladığımız olurdu. Bazen de etrafa gözcüler koyardık. Yıllar sonra İstanbul İstinye’de resmî Kur’ân kursu öğretmeni oldum. Yıllarca bu görevi yürüttüm. Zaman geldi kursta bulunan bütün Arapça kitapları çuvallara koyarak taşocaklarına götürdük, sakladık. 

Şimdi Rabbimize ne kadar şükür etsek azdır. Bir köprünün açılışında bütün devlet erkânının ve bir çok yabancı devlet başkanının katıldığı bir açılış merasiminde Kur’ân-ı Kerîm’den aşri şerif okunuyor. Yapılan konuşmalar sonunda Diyanet İşleri Başkanımız “Hitamuhu miskün“ misali Rabbul âlemin Hazretlerine güzel bir duâ ile merasimi noktalıyor ve protokolde bulunan zevat tarafından kordela kesimine geçiliyor. Rabbim milletimiz için hayır düşünenlerden razı olsun. 

Bugün de ülkemizin bazı vilayetlerinde terör sebebi ile kan aktı, şehitlerimiz var. Hz. Allah (cc) şehitlerimize rahmet eylesin, ailelerine sabırlar ihsan eylesin. Yaralı kardeşlerimize de acil şifalar versin. Ülkemiz için bir çivi dahi olsa çakanlardan Allah razı olsun. Keşke ‘Yenikapı ruhu’ köprünün açılışına yansıtılmış olabilseydi. Muhalefet liderleri de orada olsaydı. Emeği geçen herkesi tebrik ederiz.