"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Deizme giden yol

Alifurkan İkiz
03 Aralık 2017, Pazar
Modern dünyanın kanseri olarak niteleyebileceğimiz bu kavrama yirminci yüzyılda hiç de yabancı değiliz.

İnsanlığın, bilhassa gençliğin içine düştüğü bu akım nefse hitap ettiği için başarılı olmuştur. Peki, nedir bu deizm? Şimdi burada tarihî sürecini, yapılmış tanımlarını anlatarak zaman kaybetmeye gerek yok, çünkü hastalık zaten belli ve hızlı bir şekilde tedavi sürecini başlatmamız gerekiyor. 

En bilindik hali ile deizm, bütün dinleri reddeden tek tanrı inancıdır. Deizmin en tipik fikri ise dini ve imanın diğer rükünlerini inkâr etmektir. Gördüğünüz gibi ne kadar da cazip; din yok, sorumluluk yok, emir yok, nehiy yok…

Deizme giden yol, vahdet inancını, Kur’ân-ı Kerîm’i ve Hadis-i Şerifleri terk etmekle başlar.  Bir hocamızın sorulan bir soruya verdiği cevap konumuzu özetler mahiyettedir:

– Hocam dini tahrif etmeye nereden başlanır? 

– Peygamberin otoritesini sarsarak evlâdım… 

Son asrın ihtiyaçları ve tesbitleri konusunda zirveyi görmüş bir allame olan Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin yazmış olduğu Risale-i Nur Külliyatı’nın neredeyse bütün bahisleri aynı zamanda bu hastalığın tedavisi ile ilgilidir. Zira Risale-i Nur imanın altı esası üzerine bina edilmiş bir tefsirdir. Bütün mesaisini imanın rükünleri üzerine sarf ediyor. Dolayısıyla her bahsinde deizme ve bütün sapık düşüncelere, inkârcı felsefeye çökertici bir darbe vurmuş oluyor. 

Deist kılıfı altındaki dinsizlik komitesinin planlarındaki asıl hedef Kur’ân’ı yıkmak üzerine inşa edilmiş olup bu zındıklar ona doğrudan ulaşamayacaklarını bildiklerinden adımlarına Hz. Peygamberin (asm) otoritesini sarsmaya çalışmakla başlarlar. Bu yolda kullandıkları en etkili silâhları ise “akıl” olmuştur. Bir adım sonra, hadisleri nakleden râvilerin de insan oldukları ve dolayısıyla onların da hata yapabilecekleri vurgulanıyor. Bu arada râvileri hadisler için tenkit edenler şunun farkındalar ki o râviler arasında vahiy kâtipliği yapmış olanlar da var. Bu da demek oluyor ki bu yol, –hâşâ hâşâ- Kur’ân’da da hatalar var demeye kadar gider!

Gördüğünüz gibi konu çok geçmeden asıl yerine geldi yani getirilmiş oldu: Vahyin delillerini ve dolayısıyla temellerini sarsmak... 

Unutmadan şunu da belirtelim ki deizm ile bugünkü mealci gruplar arasında elbette fark vardır. Ama, salt mealcilik, zamanla deizme giden bir yola dönüşebilir. .

Bu mevzuda bize yakışan, Kur’ân’ın muhafızları olan hadislere ve Sünnet-i Sen’iyyeye ve her üçünün sağlam bir muhafızı olan Risale-i Nurlar’a sarılmak ve onu iyi anlamak ve böylece Kur’ân’ı ve sünneti yaşamak ve yaşatmaktır. 

Rabbim bizleri hataya düşmekten muhafaza eylesin. Amin.

Okunma Sayısı: 2753
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı