Kelimelerin satırların sustu-(ruldu)ğu yerde şiirler, şairler devreye girer. Verilmek istenen mesaj iğneliye iğneliye verilir. Anlayan anlar anlamayan ‘şair sözüdür’ der, geçer gider.
Şair toplumun nabzını tutarsa halkın gözünde büyür. Devlet adamının iyisi âlimin ayağına giden, âlimin kötüsü de devlet adamının peşinden koşanmış. Doğruya yanlış, yanlışa doğru demek boynunun borcu olur. Tarih de bu tip kişilere ayrı ve özel bir sayfa açarak onları mazi defterinin içine gömer. Günümüze baktığımızda bu tip tevilcilere, cerbezecilere bol bol rastlıyoruz. Calut’un suyundan içenin iflâh olmadığı gibi, siyasilerin izzet ve ikramından tadanların da hak ve hakikatle beraber dimdik duruşları kaybolmakta.
Şair Nabi’nin dediği gibi,
“Çok da mağrur olma kim meyhâne-i ikbâlde/ Biz hezâran mest-i mağrûrun humârın görmüşüz”
Yani, “Mevki sahibi olunca zafer sarhoşu oluverme; zîrâ böylesine mest (sarhoş) olup sabah olunca da baş ağrısı çeken binlercesini görmüşlüğümüz var.”
Nabi’nin günümüz siyasîlerine ve gücü elinde bulunduranlarına açık ve net bir şekilde ‘sarhoşluktan ayıl’ demesine kulak tıkayanların ayıldıklarında en büyük zararı kendilerine değil de yine bizlere, ülkemize verdiklerini göreceğiz. Bakalım 1 Kasım, güç sarhoşluğu içinde olanları ayıltabilecek mi? “Olmayasın karaktersiz/ Çok konuşan yerli yersiz/ Adın doğru kendin hırsız/ Karanlıkta dolaşırsın…” diyen Aşık Veysel’e insanın; “Doğruyum, dürüstüm, diyenlerin içine, yolsuzlukların kaçabileceğini görüp mü yazmışsın?” diye sorası geliyor.
“Baylar çalım sattı, bayanlar etin/ Ar duvarı çürük, darbeler çetin./ Modern putçuluğun, şirkin, zilletin/ Kemale erdiği çağda yaşadık.”
Müslümanların gitgide dünyevîleştiğini ve gaye-i hayallerin kaybolduğunu Abdurrahim Karakoç ne güzel anlatmış değil mi?
Finali, Nabi ile yapalım: “Top-ı âh-ı inkisâra pây-dâr olmaz yine/ Kişver-i câhın nice sengîn hisârın görmüşüz.”
Yani, “Gönlü kırık olanın atıverdiği âh topunun nice büyük sultanların muhkem kalelerini yıktığını biliriz.”
Şehit ailelerinin, yüreği yanan anaların, göz yaşını içine akıtanların derinden derine çektiği ‘ah’ların nice güç sarhoşu kişileri titrettiğini biliriz.