"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ah vah eğitim!

Armağan Bahtiyar
29 Eylül 2017, Cuma
İnsan nedir/ne değildir sorusuna her nefes, nefese nefese cevap arayanlar şair/yazar/düşünür sırasına yazılıyor.

Peki... sizler nasıl ders anlatıyorsunuz hocalarım/öğretmenlerim?!... Ezberin tekrarı/tekrarın ezberi... Hayat sanki hep aynı şeyleri söylüyor! Hayat sanki renk renk değil! Tamam; hakikat tektir lâkin renk renktir. Takılmış ve de sevmediğiniz bir şarkıya ne kadar tahammül edersiniz! Takılmış film karesine ne kadar bakabilirsiniz! “Makiniiist!” deyu bağırıp çağırmaz mısınız! Bizim okul derslerimiz de “takılmış” vaziyette... Düm teke düm tek; bitse de gitsek... dedirten ders anlatmalardan/vermelerden hemen, şimdi, âcilen, peşin peşin, şartsız dönmemiz gerekiyor. Hasta kan kaybediyor zira. Acele “ders”  aranıyor! Çok ölü bu dersler; bu yüzden acele “can” aranıyor!

***

Edebiyat derslerine neden şairler, yazarlar girmez, meselâ?!... Kurallar... Yönet/e(me)melikler, dosya dosya sirküler... Hemen hiçbirinde hayat emaresi yok; ölü doğmuş şeyler çoğu. 

Bir dersten ötekine yüz yıllık yorgun öğretmenler... 

Heyecansız giriş çıkışlar... 

Nereye kadar?!... 

Yıllarca aynı, aynı, aynı derslerin; aynı, aynı, aynı şekilsizlikte tekrarı... 

Hayatın, nefeslerimizin, adımlarımızın, bakışlarımızın tekrarı var mı! Lütfen, Allah aşkına, insaf edin de bu bıktırıcı hallerden vazgeçin! Yoksa hayat vazgeçecek bizden. 

Başınızı kaldırın biraz dünyaya bakın. Adımız kaç yerde okunuyor?!...

Dilimizle dişimiz arasında konuşuyoruz. Ya ifratta ya tefritteyiz. Vasat bir yolu mutlaka bulacağız.  -Eğer ordaysanız- bir şey diyeyim, bir sır vereyim mi! Bir yıl boyunca meselâ öne çıkan, arkada kalan şairlerden şiirler okunsa... öğretmenlerin, öğrencilerin konuşması değişir. Kelime biriktirmeden, çocuklarımızın on binlercesinin neden sıfır çektiğini soruyoruz. Olması gereken sonuçlar, bunlar. Kaç -değişik/değişık- kelimeyle konuşuyoruz ki?!...

***

Okullar yine açılıyor da... ne-re-ye? San’ata, ilme, marifete açılmadığı; açık... Niye mi? Okul binaları ta uzaktan belli oluyor da... Estetikten uzak mekânlar... Okulların adını yazan tabelâlar da fabrika çıkışlı... Soğuk yazılar... Halbuki hayatın bin bir rengi var! Bunları yapanlar, buralardan mezunlar; değil mi! Bir san’at var mı bu üst üste yığılmış yapılarda! Kuru ve her sene aynı cümlerden açılış törenleri... Kalabalık sınıflar... Çoğunun cebinde bir kitap alacak parası olmayan öğrenciler ve kitaba ne zamandır uzak -hatırı sayılır sayıda- öğretmenler-i! Okullar yüz yıldır kapalı bana göre! Açık olsaydı; dünyaya açılırdık; vesselâm...

***

Eğitim mi?!... Oyalama taktiği... Birkaç seçme okul, birkaç bin özel öğrenci... sonrası?!... Dostlar alış verişte görsün! Çare, diyeceksiniz! Adalet, meşveret/danışmak ve hürriyet...

***

Küçük, albenili, sakin, hapisaneye benzemeyen ihtisas (uzman) okulları açılmalı. Elli altmış kişilik... Resmiyet sıfır, fakat ciddiyet yani işe ehemmiyet veren okullar... Yok müdür odası, yok sekreter, yok müdür muavini... geçelim! Ortaya çıkan ne; ona bakalım.

***

Bakıyorum da -ülkede- öğretmenler hep geri planda... Ne fikirleri sorulur ne de halleri... Maaşları; ölmeyecek kadar; açlık ve yoksulluk arası... Belki de hak etmiyorlar! Zira halkın kitaba uzaklığı ortada... O zaman bu işi birinci sıraya alalım. Öteki işler kalsın hele! Zaten işler yürümüyor; eğitim perişan da ondan.

***

Bu gördüğünüz yani görmek istemediğiniz manzaraların imalatı, okullarda yapılıyor. Ve hâlâ hiçbir ciddî adım atılmadan okullar yine açılıp kapanıyor. Okullar nasılsa; Meclis de fırınlardan hamur kömür çıkan ekmekler de tıp da tarım da neyse öyledir, öyledir işte!

***

Okullar... bilmem kaç katlı bina... Bahçeleri genelde asfalt... Binalar ürkütücü... İtici bir boya... ve soluk... boğuk, kara bir sayfa önümde... Hemen yanında villalar... Belki de bir villayı satın alabilemez koca okulu satsan! Aslan yatağından; çakal kıyafetinden belli olur, sözü hatırıma geldi.

***

Eğitimin terbiye edilmesi gerektiğine bir karar versek...

Okunma Sayısı: 1977
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı