"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hakikat tektir; renk renktir!

Armağan Bahtiyar
02 Şubat 2018, Cuma
Biz, birkaç darbe görenler çok mu eskidik; buraları eskittik mi ne olduk böyle ki hem kendi kendimizin, hem yeni neslin, hem eşyanın dilini anlamaz olduk.

Çocuğum, sen bari yeni şeyler söyle! Biz, bir tekrara düştük. Öğretmenler bütün sınıflarda aynı şeyleri anlatıyor. Aynı şeylere ağlamamız, gülmemiz isteniyor. Tornacılardan başımızı alamıyoruz. Horozlar farklı öterken, dumanlar farklı tüterken, yollar farklı eğrilirken... biraz “usansak” diyorum bu aynîlikten. 

*

Gökyüzü her dem değişiyor. Bulutlara bakar mısın arada? Bak, bak! Salatalara niye azıcık ötekinden, birazcık berikinden atılır. Zeytinyağı, limonu, sirkesi, nar ekşisi derken... ben onu yerken; sen seyrederken... yok, yok; olur mu öyle şey; gel, beraber yiyelim. Birbirimize çal çene cek, cek, cek hizalar çektiğimiz yeter. Beter hallere düştük. Susalım; kitaplar ve cömertliğimiz konuşsun. Kesenin ağzını açalım. 

Yunus Emre’m yedir.

Bir gönül ele getir.

*

Evet... kimdi o isim; ne güzel demiş. Demiş ve insanlığın güzel tariflerinden birini yapmış ve gelişmenin yolunu göstermiş. 

Demiş ki kimse o: “Bir ülkede herkes aynı düşünüyorsa; orada kimse bir şey düşünmüyordur.” 

*

Çocuktuk ve renkli düşünceler gibi renkli oyun ve oyuncaklarımız ve hele hele bayıldığım uçurtmalarımız olurdu. Bir de (o zamanki gözlerimiz gibi) bilyelerimiz... 

Yıllar sonra o bilyelere hasretimden ve bir yazar arkadaşımın imzalarda okuyucularına bilyeler verdiğini görünce; çocukluğum iyice depreşti. Bakkaldan epeyce bilye almıştım. Eve geldiğinizde hatırlatırsanız; çocukluğunuzu unutmayın deyu o bilyelerden size de verebilirim. O zamanları filme alsaydım da şimdi kendini “çocuk” sananlar görseydi “çocuk/luk” ne imiş!

*

Düşünsene; bütün uçurtmalar, bilyeler aynı renk; öyle uçurtma şenliği öyle oyunlar mı olur! Hangimizin göz rengi aynı! Elanın, kahverenginin, mavinin, yeşilin ton’larcası... Hey, heeey; yaşasın farklılığın neşesi, sıkmamacası... Yaşasın monotonsuzluk... 

Demişsem; yine diyeyim: Hakikat tektir, amma renk renktir. 

*

Düşünsene; bütün bir ülke aynı renk elbise giyiniyor; nasıl olur? Her gün sofrada aynı yemekler... yer misin; yemez misin?! Bütün mevsimler aynı renk olsaydı; sıkılırdık; değil mi! 

*

Okul yıllarımda sınıfta binde bir tartışma olduğunda; dikkatle takip ederdim; öteki ne diyecek diye... 

Hatta bir seferinde, okulumuza bir başka memleketten veya okuldan bir talebe nakil gelmiş. 

Bizim sınıftakiler çocuğun düşüncelerini beğenmemişler; fakire geldiler. 

Boksör bir arkadaşım ve adaşımın niyeti kötü... Çocuğa -sözüm ona- haddini bildirecekler. Konuşalım dedim de öyle ikna oldular, 

Düşünsene; bir ülkede kitaplar aynı şeyi yazıyor, televizyonlar, radyolar, okullar aynı... İçiniz daralır, kafanız şişer, düşünceniz kurur. 

Yaşasın vitrinlerin renkliliği... 

Yaşasın gökyüzünü hürriyete boyayan renkli, desenli uçurtmalar... 

*

Sor çocuğum sor; yeni sorular sor. Bilsem de bilmesem de sor. 

Soruların bittiği yerde; umutlar da biter.  

Sen hep yeni bir şeyler söyle çocuğum. Bugün; dün değil... Haydi! Ümitlerimi çoğalt. Ölü yanlarım sağalsın. 

Her kafadan bir ses çıksın. Kuş cıvıltıları gibi hür... Martılar gibi cümbüşlü... 

Papatya neşesi gözlerinizi zulmün (karanlık) elleri soldurmasın. Gelincik inceliğinizi hoyrat bakışlar küstürmesin. 

*

Şu deniz çeşitlerine bak çocuğum: Kızıldeniz, Karadeniz, Akdeniz... Denizler dalga dalga hürriyet taşır. Bu dalgalara zincir vuralabilir misiniz! Köpük köpük, dalga dalga, çığlık çığlık koşar gelir. Tutmak istersin; nafile... 

*

Dalgalar, köpükler, susmayan besteler içimizin özlemini, hasretini, yangınını körükler. Adını koysak da koyamasak da insanlığımızın sonsuz hazlarını, hüznünü, düğününü müjdeler ha müjdeler...

*

Okyanusları unutur muyum: Büyük’ünü, Küçük’ünü, Atlas’ını, Hint’ini... Dünya geniş yavrum. Yalnız sen dünyadan da genişsin. Gittiğin yerleri de daraltıp bunaltma. Hep sen konuşma. Fikirler bir harman olsun. El elden üstündür. Herkesin bir deniz olduğunu unutma. İnsanları dinle. Dinle ki bir elin nesi var iki elin sesi... Ne bilmenin sonu var ne yanılmanın. Arada şiirler oku. 

Bak; yeri geldi mi kullanırsın:

Okudum, bildim... deme!

Çok taat kıldım... deme!

Çün okudun, bir yazdın;

Ha bir kuru emektir.

*

Kendini beğenme diyor. Kibirlenme diyor. Yıldız satın alamayan herkes fakirdir, diyor. Diyor da diyor. Bunları dediği için mi Yunus olmuş? Bunları diyecek seviyeye gelmek için neler yapmamış ki! Demir asâ, demir çarık dağ taş gezmiş. Muhabbetin, kardeşliğin, sûlhun, cömertliğin, mertliğin, yalansızlığın izini sürmüş. Yangın yerine dönmüş nice yerleri şiiriyle yatıştırmış. Sen de onun yaptığını yapabilirsin. Başka bildiklerin varsa; buyur! İnsanlığa bir katkı katmadan gitme burdan!

*

Garson! Bana bir tabağa, bütün yemeklerden kaşığın ucuyla, azar azar getirebilir misin! Renkli, çeşitli, türlü desenli, bol notalı, değişik rotalı hayatları özledim ha! 

*

Belki yaşayanlar var böyle! Kim bilir belki “yaşama sırası” bize de gelir! Dünya çok renkli çünkü. Bir güneş açar, bakarsın kar yağar, kuşlar, horozlar öter, bacalar ayrı kıvrımlarda tüter. 

*

İnsan bu her nefes yepyeni hayatlara âşık yaratılmış. Kaba, kafese sığmaz ki... Bir yanımız şiir söyler, bir yanımız türkü... Yeter ki her yanımız “insan” kalsın. 

*

İnsan kâinatın akışına uygun yaşayandır; bu yüzden suları tersine akıtamazsınız.

Okunma Sayısı: 2010
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı