Bu silâhlar niye!
Dâvet var tefekküre...
Marş marş kelimelere...
*
Vakti Yokmuş; gökyüzüne bakamazmış.
Sırası değilmiş; şimdi ölemezmiş.
*
Kendini dinlenmez edene kadar konuşma!
*
Yazar...
...doğruyu yazıp...
...yanlışı “çizmezse...” niye “yazar?!” Neyi “çizer?!”
*
Rüştünü ispat etmemiş toplumlarda, rüşvet gani; asgarî ücret en asgarîdir.
*
Kısa dünyaya “kasa” gerekmez!
*
Azıcık “sükûnet” aradığımız...
*
Bekle... diğin bir şey mi var;
*
Sözlükte yiğitlik olmaz, derler; sözlüğe bakayım.
*
Bu, sonsuz kürler var ya... her insana gerek: tezekkür, tefekkür, teşekkür.
*
Bak; dille uğraşmak güzel; “oynamak” iyi değil! B/ilginize...
*
Kendini kandırdığın belli; beni de kandırmaya çalışıyorsun. Nerden mi belli? Konuşalım diyorum; bin türlü kaçıyorsun.
*
Dünya aklını mı kaybetti; kalbini mi; yoksa ikisi de yokmuş gibi mi yapıyor!
*
Kendini duyup dinlemezsen; kim duya seni kim dinleye!
*
Kısacık dünyaya bu kavgalar çok bol geliyor.
*
Dünyanın bir şeye ihtiyacı var âcilen: Hürriyete...
*
Evet, evet, evet... âcilen adalet, hürriyet, meşveret...
*
Nereye gidersen git; kendinden uzaklaşma.
*
Telâşa gerek yok; hakikat telâşsızdır; sen sussan da o konuşur.
*
Ezber bozmak yorucu bir iş olsa da... ezber bozmadan nasıl olacak?!
*
Her ân,
Söyler bestesini hayat hayat;
Dinler misin!
*
Evet; her ân aralanıyor perdeler.
*
Kendine alışsan mı alışmasan mı; bunu bir danış kendine!
*
Sevgi Diyarını terk edenler; Nefret Limanına uğrayacaklardır!
*
Birdenbire parlayanları saman alevine benzetirler; “zaman alevi” onları kül mül eder.
*
Kelimeniz azsa; uzun konuşmak zorundasınız!
*
Gözünü aç; körler listesinde geçiyor adın.
Kulağını aç; sağırlar listesindesin.
Sesini duyur; dilsiz diyorlar sana.
Kalbini kullanmadığını duydum; insan olduğunu unuttun mu?!
*
Siyaset bir ilim -ki ilm-i siyaset denir- ve idare etme san’atı; cehalet ve kavga hiç mi hiç değil...
*
Kavganın galibi -galiba- olmaz!
*
Farkına varmak adına... Var’a varmak adına buradayız.