"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayata hoş geldiniz!

Ali HAKKOYMAZ
14 Aralık 2018, Cuma
Evet! evet!

Hayat plansız yaşanır da... plandan da dışarı çıkılmaz! Yolunuzu kesenler olur (!) Bir karıncanın hatırasını okurken, yıldızların göz kırpmasına göz yumamazsınız. Bakış kuşunuzun kanatlarına açınızı/acınızı/tebessümlerinizi yüklediğiniz gibi... gidersiniz ve bir daha: “Aha, ben daha önceleri de buradaydım!” dersiniz de... değil, değil! 

*

Yabancılıklara, hemen “tanıdık” olmalarla, gafleti yırtmalarla, alışma(ma)larla yollarda bir iziniz... Nerde bu hayat hakikaten? Nerde zamanların mütercim bakışları?

*

Geç de olsa anlıyor insan bazı şeyleri; hayatın içinden geçenleri. Geçmişe sünger çekmese de... geleceğe takılıp kalmasa da... şimdinin içini kurcalamayı iş ediniyor biraz biraz. Aslında “iş/hayat” burada da... geçmişin hasreti, geleceğin özlemi; şimdi rüzgârını çok zaman savuruyor. Yine de şunları diyebiliriz belki:

Anladım ki hayat kısaymış!

Anladım ki diploma sevdası abartılmış!

Anladım ki oyun içinde oyunlara atmışlar bizi!

Anladım ki zalimler haksızlığa doymuyor!

Anladım ki gürültüye, gevezeliğe boğuyorlar huzuru!

Anladım ki şiirin, estetiğin yani hayatın düşmanı çok!

Anladım ki yalancıları anlayıncaya kadar ömür epey yol alıyor!

Anladım ki anlamak kolay değil!

*

Gel gör ki hayatın ve ölümün ne olduğunu anlamadan yaşayın ve ölün diyorlar. Camilerde, okullarda, evlerde... hayat da anlatılmıyor, ölüm de... 

Hayat bu kadar “boş” olabilir mi?!... Bir nefeslik hayata... dikkat kesilmemiz gerekirken; dikkatlerimizi nelere ziyan ediyoruz. Hayat ve ölüm dersi al(a)madan... bu nasıl bir nefes alıp vermek!

Ki hayat böyle geçmez.

Ellerine titrek zamanlar düşer.

Durur bir yerde bir gün.

*

Zamanla göz göze gelsek... başka şeylere yolcu olamaz mıyız?! Hayatı biraz yakalarız belki! Her ân yeni zamanların renklerine boyandığımız da umurumuzda değilse... bu olmaz işte!

Zaman ellerimi tutuyor.

Tutup götürüyor yeni zamanlara.

Gözlerini ayırmıyor gözlerimden;

Hayatın ve ölümün adı oluyor!

*

Toparlanmak gerekiyor. Veya hayatı dağıtmamak... Hayata hep yeniden yeniye hoş gelmek... Yani hayatı es geçmemek... Bir de hayat ölümle beraber yürür. Şu mısralara takılı sitemler numarasız gözlük olsun. Okuyalım bakalım.

Sen buna yaşamak mı diyorsun:

Ölüm Hak getire; aklına getirdiğin yok!

Emelleri dizmişsin ipe; nefes nefese kalmışsın.

Yaşamaya vaktin kalmamış; bi’ çay içilmez seninle.

Kalbini atmışsın bir yerlere; kafan başka yerde...

Bin ömre yetecek mal mülk; samur kürk...

Biz ölmüşüz be; sen yaşa paramparça abi!

*

Ey telâşlı dünya; sen de biraz sakin ol! Gel, tanışalım kimliğini düşürmüş dünya!

Tanışalım telâşlı dünya!

Adım: İnsan...

Dilim: İnsanca...

Bırak şu hırsı, kavgayı da konuşalım!

Bir sırrı[mı] paylaşayım bu arada:

Benim dünyam fâni...

Emellerim uzar mı uzar...

Ölüm/üm ansızın sızar; biliyorum!

Senden ne haber?

*

Hayat[ı eskitmemek] adına olsun bunlar da... her dem yeni hayat üslûbunuz, köşeniz, (gûşe-i uzletiniz) hayırlı olsun. Bu yeni hayata: “Hoş geldiniz!”

*

Unutmadan... bir romanın kapılarını aralıyor gibi sürüklüyor bu deneme. Çağrışımlı, gel-gitli, renkleri yenilemeli, pencere önündeli, kapı tıklatmalı... (Çok bilmişlik edasından sıyrılmak negüzel!)

Okunma Sayısı: 2118
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı