Aman ha! Azami dikkat zamanı... Öfkeyle kalkanlar; oturacak yer bulamaz. 

*

Alt akıl/üst akıllar kimlerse; her şeyi birbirine katıp karıştırmak istiyor. Bunu tarihin çeşitli evrelerinde deniyorlar. Osmanlı yetmiş iki buçuk ırkı barındırmış. Yüzlerce yıl biz bizi nasıl kaynaştırmışsa kaynaştırmış işte! Oluyor demek ki. Yaşamanın bin bir yolu ve tonu var; arayıp bulalım yaşamak güzelliklerini; hissiyatı aklımızla arkadaş edelim.

*

Harçlığımdan başlayıp kitaplara yatırdığım paranın haddi var da hesabı yok. Okudukça cahil olduğumu anlamışım. 

*

Eee?! Hemen, öfkeyle işler düzelsin istiyoruz. Öyle kolay iş yok. 

*

Birisinin hatası yüzünden ötekini cezalandırmak yok. Yaptığımız iş, Kitab’a uyacak; yoksa birileri işi kitabına uydurup bizlere eyvah dedirtmek istiyor. 

*

Aklımızı, kalbimizi yoklayalım; yerindeler mi?! 

*

Gülüyorsun bir çiçeğe, bir kelebeğe...

Yıldızlara el sallıyorsun!

Selâm veriyorsun tanıdığın; tanımadığın kimselere!

Ümidini kıramıyorlar; yüzünde bahar tebessümler...

Ağlarken de tutunuyorsun hayata.

Bak hele; okula da gitmiyorsun;

Kalıpları sevmediğinden belli!

Bir mektup diye okuyorsun gözlerini aynada;

Kalbini terk etmiyorsun;

Selâmlıyorum seni!

*

En son okuduğumuz bir paragraf, bir satır ne; ordan bir cümle oturup yazalım bakalım. En son nasıl bir güzel iş yaptık; onu da yazalım. Kuşlar için pencere önüne yem döktüm gibi şeyler de olabilir.

*

Çıkış arıyorsak bunun yolu çok... Kavgada gürültüde değil... Hürriyeti denemekten başka yolumuz yok... Ve hürriyetin ne olduğunu öğrenerek önce. 

*

Hürriyet... Öyle kolay kolay gelmez. Bunun da farkındayım. Fakat kapı bu, pencere bu, çıkış bu, insanlığın en güzel nakışı bu... 

*

Halil (Hakkoymaz) küçükken su diyemezdi; bu, bu derdi. Ben de öyle susadım ki hürriyetin fotoğrafını, karikatürünü, şeklini, rengini, benzerini görsem: “Bu, bu, buuu... diyorum da başka bir şey demiyorum. 

*

Hürriyetsiz ölür insan da... Ekmeksiz öyle kolay kolay ölmez! Evler, okullar, yollar hürriyete kavuşmadan; güleceği yok dünyanın. 

*

Dünya geliri üç beş kişi arasında dolaşıyor; geri kalanın eli ayağına... 

*

Allah’ın kulundan esirgemediği hürriyeti ve malı; kul, kuldan esirgiyor; alıyor, kaçırıyor, çalıyor çırpıyor. 

*

Şu pek anlaşılamıyor: Çok kısa bir hayat için; bin senelik mal toplamanın bir izahı var mı hırstan başka?!...

*

Annem, yalan konuşursak; ağzımıza biber süreceğini söylerdi ve ne korkardık! Yalan zamanlara; böyle mal biriktirenlere ne dersin, anne?!..

*

Başka yol yok mu;

İlle de çıkmaz sokaklar...

Oku, diye başladı sonsuz tebessüm;

Kılıçlar kınında uyusun.

Acılar üst üste geliyor.

Günler bir bir kararıyor.

Yakasını bırakın hayatın;

Dünyayı idare etmeye kalkmayın!