"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kelimelerin tozunu almak

Armağan Bahtiyar
29 Haziran 2018, Cuma
Binalar şehirlerden büyük;

Kuşlar, ağaçlar şehirlere yük...

* Annelere “şefkat kahramanları” deniyor. Demek; kahramanların şefkati oluyormuş.

* Analar neler doğurur da bir daha “seni” değil... Bir sefer doğdun; ne yap et insanlığını öldürmeden yaşa bu fani yerde.

* İş başa düşünce, olmadık kapılar açılıyor da... iş başa düşmesin diye olduk olmadık kapılar çalıyoruz; elimiz böğrümüzde dönüyoruz. Yok; yoktan isteyince işte böyle oluyor.

* Gecenin fısıltısı ne kadar duyuluyor!

* Mevsimlerin iç içe olduğu yerdedir hayat.

* Üslûpsuzlar konuşur oldu. Her şeyin bir üslûbu var. Benim bildiğim konuşmak; anlaşmak içindir. Üslûbu, tonu, vurguyu, kurguyu ayarlayamıyorsan; sus, sus!

* Yerinde konuşmak, yerinde susmak edebiyat... Gevezelik, edebsizlik; sus pus olmaksa korkaklık...

* Biliyorum, demekle başlar; cehalet!

* Gerçeği görmek mi dostum; öyle kolay değil; inci derinlerdedir!

* Kömür yürekliler bir ömür anlayamaz ne şefkati ne nezaketi.

* Doğru yaşamayı seçmek; ikinci tura kalmıyor; ilk turda seçtin, seçtin... Sonsuz hayatı; bu hayat şekilleyecek.

* Bir çiçek ister gönlüm;

Ardından bahar...

Solmaz ümitlere ihtiyacım var.

* Hüzün ve Hüsün... diye bir kitap keyifle okunur diye düşündüm.

* Dünya bir rüya ise;

Rüya bitince başlıyor hayat.

* Bir çiçek ister gönlüm;

Ardından bahar...

Solmaz ümitlere ihtiyacım var!

* Hep seslenir kalbimiz ince, ince:

Ben senin kalbinim;

Beni dinle!

* Meselâ, Türkçeyi “Türkçe” konuşamayana diploma verilmemeli.

* Meselâ, Kainat Mektebi’ne kayıt yaptırmalı dünyadaki bütün okullar.

* Uykumu uyanıklığımı böler!

Ellerimde birikmiş hatıralar...

Ne varsa köşe bucak...

Toz toprak... savrularak...

* Her şeye rağmen şahsiyet galip gelecek; insanlık yani...

* Bildiğim kadarıyla hür bir ülkenin camisi -hele bir de simge/sembol ise- kapalı olamaz! Olursa eğer; “hürriyet” kelimesi ne demek diye sözlüğe bakılır!

* Bir açığımız mı var ki Ayasofya kapalı?!...

* Dünya yanlışı durdurmazsa; yanlış dünyayı durdurur.

* ?/!/... (Sırayla: Soruların bitmesin! Hayretini getir! Hayat devam ediyor.)

* Hayatın hep değişen rengi;

Belki de budur ahengi!

* Art arda ölüm haberleri geliyor.

Derken bir gün fani haberler de ölecek.

Gülecek bütün gözyaşlarım;

Öyle inanıyorum.

* Nedense duruyor zaman;

Donuklaşınca aynalar!

* Evet, evet; hatıralar çalıyor kapıları durmadan.

Durmadan dolup boşalıyor aynalar.

* Gazete, manşetten: “Bir kalp aranıyor!” diye çığlık atıyor. Bir çocuk için kalp arandığını duyuruyor. Tamam da... bunca kalpsiz dünya için de arada böyle başlıklar atın lütfen!

* Kelimelerimiz olmayınca; dertleşirken; derdimiz azalacağına; çoğalıyor!

* Hayret, yine sabah oldu!

Yeniden doğdu.

Hayat mı?

Aşk olsun!

Cevabı içinde bir soru;

Her nefes cevaplıyorsun!

* Ötekini “öteki” görme

* Şimdi bir cenazeye gidiyorum; ölümün nabzını tutmak için.

* Bir yolcu uğurlarken...

Ve bütün ayrılık vakitlerinde...

Zamanların bestesini dinlerken...

Her şey vaktinde gelip giderken...

Gülerim telâşelere...

* Canı çekilir gecenin; kalbine bir ışık düşse

* Can da acımasın; camlar da kırılmasın!

* İnsan/lar konuş/a konuş/a; hayvanlar koklaşa koklaşa... yaklaşır, yaklaşır, paylaşır. Paylamakla varılan bir yer yok. Uyanınca vakit geçmiş olmasın!

* Her şartta yine de konuşabilmeliyiz. Sözün bittiği yer, denir ya... söz biter mi! Açık bir kapı mutlaka vardır. Ve şeytan sevindirmeyelim.

* Doğruları “doğru” söyleyenlere selâm olsun.

* Görür gözün kapalıysa... gönül gözünde mi?!...

* Biraz aynalaşmamız gerekiyor; niye dünyadayız? Kısacık hayata bu kadar hırs sığmaz ki... Ya bir de dünya ölümsüz olsaydı; hırsı kaçla çarpardık! Fani dünya; ne güzel sıfatın var.

* Eğer bunca gürültü;

Unutturacaksa kendimi;

Ve uzağım/da kalacaksa yaşamaklar...

Kalbimin sesini duymayacaksam...

Eee?!...

* Dostlar! Huzur nerelere gitti; bilen var mı?!

Takıntı: Asrın hastalığı

* Her an bir yolculuksa... Şu an neresindesin yolun? 

* Küçükken birine su verdiğimizde:

“Allah, su gibi devlet versin!” derlerdi.

Anlamazdım “devlet” ne demek.

“Saadet” bir/inci anlamıymış.

Yani devletin olduğu yerde;

Pırıl pırıl su gibi saadet olur.

“Dağda bir kurt kuzuyu kapsa; 

(Hakkı) Ömer’den sorulur.”

* Kritik bir durumdayız;

Hayat ve ölüm arası...

Salınmaktayız!

Kritik bir durumdayız;

Arzularımız sonsuz;

Dünya kısa!

Kritik bir durumdayız;

Kalbimiz terk et, diyor fânileri;

Biz çoğaltıyoruz fakatları, yanileri.

* Çalışmak hayata şekil vermektir.

* Anladım; iyi anladım; dünya rahat yeri değilmiş!

* Şaşırtan bir şey yok; kitap okumayınca nerede olunursa; ordayız!

* Demokrasinin olmadığı yerlerde kanunların ne dediğine değil; kişilerin ağzına bakılır!

* Fısıltıyla konuşur çok şey; kalp kulağın nerde?

Okunma Sayısı: 4334
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı