"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kelimelerle yürümek

Armağan Bahtiyar
17 Kasım 2017, Cuma
Dilin[den haberin] yok; konuşmayalım.

Edebiyat... kelimelerin hakkını vermek...

*

Edebiyat...

Adını yeniden koymak... her şeyin...

*

Buraya ne bırakıyorsun; ne götürüyorsun gittiğin yere?

*

İstibdata âşık olanlar bilsinler ki insanlık müstebitlere değil; hürriyete âşık...

*

Adaletin gözetilmediği her yerden uzaklaş!

*

Sevgiyi bir kenara bırakınca... patır patır dökülüyor insanlık.

*

Kalem de silah gibi ruhsatlı olsaydı; epeyce bi’ kaçak kalem kullanan olacaktı! Biri de bu olacaktı her/halde! 

*

Ölmeden önce yapacağınız tek şey: insanlık.

*

Sana bir sen lazım; sen, sensiz geziyorsun. 

*

Bu kadar... bu; kader...

*

Dalından düşmeden bir şeyler söyle!

*

Hürriyetin olmadığı yerde; sorular da cevaplar da göstermeliktir.

*

Gidilir mi  öyle... dur! Bir kapı aralamadan, bir ayna olmadan, bir iz, söz, yüz, öz bırakmadan... nereye?!

*

Bütün okulları bitir; binlerce cilt kitap oku; kendini okuyamadıktan sonra; cehalet sende saltanat kurmuş demektir...

*

İşin özü: Kelime hazinemiz iflasta... Derdimizi anlatamıyoruz ki derman bulalım. Kem küm ederken nasıl anlaşacağız? Kelimesizlik cehenneminden çıkmanın okumaktan başka da yolu yok...

*

Adalet terazisi kaymışsa; orada her şey kaymış demektir...

*

Daha mı yakın yollarda gökyüzü?!...

*

Hürriyet bütün güzelliklerin toprağıdır.

*

Adalet diye bir şey var ve herkes alacağını alacak; vereceğini verecek!

*

...ki insanız diye yola düşseydik...hangi insan bizi yoldan çevirirdi! İnsan[ın] dili her yerde aynı: İnsanlık!

*

Selâmı yaymak varken; savaşı yayma gayretinde olmak neyin nesi?

*

Savaş istememek suç olmasa gerek!

*

Savaşşş...  diyene; yavaşşş... diyorum! Çünkü hızlı gidenin eli ayağına dolanır; yavaş giden menzil-i maksuda ulaşır; kısmetse.

*

Kendini bilmek istiyorsan oku; görmek istiyorsan yaz; duymak istiyorsan sus!

*

Topa, tüfeğe yakınlık; kaleme, kâğıda uzaklık... irtica değilse ne?!...

*

Selâm verecek kimseniz yoksa;

Şehirler çok tenha...

*

Damla da olsan;

Çevir yüzünü güneşe;

Yedi rengin görünsün.

*

Medenî dünyadan; mâdenî dünyaya geçmek için bunca diplomaya, gayrete ne gerek vardı.

*

Gece; ooh!

Sükûnet sığmıyor dünyaya!

*

Silahsız insanlara silah çeken bir dünya; bu okulların diplomalarından çıkan netice... 

*

Hep aynı yerdesin; seninle yürüyemem ki!

*

Okul yapmakla eğitim; hastane yapmakla hastalık şifa bulmaz. Şu beton donuğu kafalarımızın da o okullardan diploma aldığını unutmayalım. Cehaletin ve hastalıkların da arttığını hatırlatarak...

*

Bir cenaze evinden  geliyorum da... bir nefeslik dünyada bu kadar hırpala(n)mak niye?!

*

Hem cimriysen... hem beni davet ediyorsan... gelemem! Gelsem de... sofrada kendime gelemem. Ya cimriliğinden vazgeç ya davetinden...

*

Ne sandın ya! Ta içindeki seni tanımadan; ta dışındaki beni mi tanıyacaktın?!...

*

Ah, eneler değil de fikirler çarpışsa... 

*

Seçtikleriniz size benzer.

*

Ormanları yaktınız; ev yaptınız. Ağaçların, kuşların, karıncaların, daha nelerin feryadı üzerine oturamayacaksınız. Vicdanınızdan kırıntı kalmışsa...

*

Bir yıldız yağmurundan geçtik. Şehir çok uzaklardaydı. Cırcır böcekleri ve çekirgelerin senfonisi vardı. Tenha yollar, meyve bahçeleri, köylülerin mesut yüzleri... Niye şehirlerde tıkış tıkış, itiş kakış yaşamalara mecbur olduk ki?!...

*

Her şey biter; Bitmeyen’e ayna olmak için...

*

Yalanın sökülüp atıldığı bir dünya arıyorum.

*

Herkes kendisi kuracak; “Yalansızlık Cumhuriyeti”ni.

*

Dünyanın bir yerinde bir çocuk bir deri bir kemikse... silaha onca para ayıran bir dünyanın hiçbir yerinde demokrasi yoktur. Dünyanın tadı tuzu kaçık...

*

Masal mı?!...

Bu dünya:

Bir varmış... bir bakmışsın...

*

Ah, ne çok unutuyorum;

Bir ândan ötekine yolcu olduğumu!

*

Kalemin cızırtısı; silahın patırtısından güçlüdür.

*

Söylemiş miydim:”Yıldız satın alamayan herkes fakirdir.”

*

Gece bir bilmeceyse  çözelim

*

Her seçim(in)de... kendini yeniden  seçmiyor/ayırmıyor/tanımıyorsan; seçmek maddesine bak sözlükte!

*

Dualarımdandır:”Kalabalıklarda kaybolmak istemiyorum.”

*

Dost kara günde belli olur, ne güzel ayna öyle! Bakın etrafınıza; dostlarınız kim? (Ve birinci dostunuzu bulun bu arada!)

*

Kişi, kimle arkadaşsa; odur. Devletler de... 

*

Bekâ ve likâ...

İllâ...

*

Üslubumuz “üslup” olana kadar konuşmasak; kim küser!

*

Devler aç kalınca saldıracak yer ararmış!

*

Bir ülkede yazarlar ne zaman hatır için değil; hakikat için yazmaya başlarsa; o andan itibaren insanlık nefes almaya başlar. Bunun için biz biraz daha bekleyeceğe benziyoruz.

*

Gökdelenler mi?

Pramitler gibi Firavun kompleksi...

*

Artık hayata geçir; şu okuduklarını.

*

Bir tohum her ân;

Sonsuzluğu saklayan...

*

Ya yeni şeyler söyle ya da eskiyi yeni söyle; yoksa sus seni de beni de 

*

Unutuyorum... çok şeyi;

Çok zaman... kendimi!

*

Para ve Nara isimli bir roman çağımızı ne vahşi anlatır/dı!

*

Güzeli arayanlar çirkinliklere takılıp kalmazlar geçer giderler çünkü işleri var.

*

Adamın şimdiki zamanla alakası yok... boyuna gelecek zamanları konuşuyor... geçelim!

*

Âlemin her ân yenilendiğinin farkında olmayanlar bıktırıcı konuşurlar.

*

Kalemin konuş/ul/madığı yerde; cehalet, kavga, kabalık konuşurmuş!

*

İnsan olmanın, gelişmenin abc’sini söyleyeyim: Her şartta hürriyet...

*

Zamanlar gibi hafif...

Sular gibi serin...

Aşk gibi derin olmak...

*

Kendinin bir kitap olduğunu kabul et ve bir  isim koy bu kitaba!

*

Adı gemi.. Adı tren... Binene göre değişen...

*

Zulüm... kim yaparsa; kime yapılırsa... kötü; çok kötü bir şey...

*

Zalim mi? Hakikati örten herkes...

*

Zalim bağırır; tuhaftır; her seferinde; mazlumu duyar hakikat.

*

Cömert parasını harcar; cimri kendini...

*

Ah! Kendimi, kendime tercüme edemiyorum ki...

*

Yeter ki hürriyet olsun; bahar gelir oraya.

*

Dünyanın tapusunu dünyada kalacaklara verelimde bu hırs,telaş, kavga bitsin.  

*

Yerinde konuşmazsan duymazlar seni; yerinde sus; duyarlar.

*

Herhalde, bilmem de, birkaç dâire ve veya otomobil olacakken/alacakken kitaplar oldu/alındı.  N’oldu; bilmem!

*

Ne olursan ol; insan olmadıktan sonra.

Okunma Sayısı: 1655
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı