"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Oruç: Geçici arzulara yem olmamak...

Armağan Bahtiyar
01 Haziran 2018, Cuma 02:32
Ramazan benim çocukluk aşkım...

*

Nasıl anlatsam; bilmem ki... iftarı beklemenin hazzını! Nasıl bir sükûnet öyle! Bu bambaşka yemekler ocakta... Bir hafiflik üstünüzde; ruh gibisiniz öyle... Bilmem; herkes mi böyle; dünyada başka bir dünyadasınız. Bakışlar ipek, yüzler mütebessim... Cennet provası gibi Ramazan... İftarlar ki Cennetten inen sofralar...

*

Hırslarını terk et, diyor Ramazan. Bir yudum suya, bir dilim ekmeğe muhtaçsın. Afraları tafraları bırak, diyor. Bu dünya herkese yeter, diyor. Ne zamandır unuttuğumuz Sükûnet Ülkesi’ne çağırıyor bizi. Meyvelerin güldüğünü görmüş müydün? Acıkınca, susayınca git de bir aynalara bak. Haddimizi hududumuzu bildiriyor Ramazan. Bu “makam” savaşları ne, diye soruyor. Bu yıkılan kalpleri, evleri soruyor. Ramazan; nezaket bir mevsim; bütün kabalıklar Cehenneme, diyor. Yiyip bitirsin Ramazan; hayvan yönlerimizi; bize arınmış bir insanlık kalsın. Dünya senin olsa n’ola ki diyor. Acıkan, ayrılan, ölensin diyor. Ramazan aynasında gördüm ki her dem âcizliğimiz sonsuz gündem...

*

Evet... Ramazan... Elinin değdiği değmediği; gözünün gördüğü görmediği hiçbir şey senin değil... Ne mi demek  istiyorum?!... Haydi, kendime demiş olayım; belki alınırsın! Diyorum ki istediğin zaman yiyip içemezsin. Kafana göre “takılamazsın!” Takılır, düşersin sonra! Bize bir “Yaşama Programı” sunulmuş; uyacağız. Yoksa; baksana, kafasına göre dünyaya; karmakarışık. Dünyayı kafasına göre yönetenlerin huzurlu bir gününü göstersene!

*

Nasıl sükûnete erdi böyle zaman; gelmiş; baş köşeye Ramazan! Sana bana geldi bu Ramazan... Bu kocaman ay... Bilelim diye kendimizi... Tutunalım diye sonsuzluğa... Bağlanıp kalma diye bu fani yurda... Ne bir yudum su senin, ne de bir lokma ekmek... Şehr-i Ramazan demek; haddini bilmek demek... Doyasıya aç kalacaksın; anlayacaksın çöl olduğunu dünyanın; Sonsuz’a susayacaksın; sonsuz... Ramazan mübarek olsun.

*

Ramazan işte böyle gelir;

Erir heveslerin elemi.

Sonsuz savurur atar;

Yalnızlık denilen matemi.

*

İftar rehaveti; ana kucağı gibi...

Çarçabuk; nasıl da çocuk oluyorum.

Çorba mı, çay mı, su mu;

Allah’ım seni çok seviyorum.

Söz verdim Allah’ım unutmam Seni.

Diplomalarımın unutkanlığına inat.

Bitmeyen sorularıma her nefes aldığım cevap...

Çocukluğumdaki gibi seveceğim seni.

*

Ramazan...

Benden bana bir yolculuk...

Benden Sonsuz’a...

*

Birikmiş gecelerin kapısına vura vura...

Geçip gitti davulcu.

*

Kardeşmiş gündüzle gece...

Bana ayrı gelirdi eskiden.

Biri nerde biri nerde...

Biri yerde biri gökte gibi...

Ramazan geldi; baktım...

İkisi de aynı yerde;

İçimde...

*

Uyandım ki sahur geçmiş!

İçmiş zamanı sular...

Susmuş bir rüzgâr gibi...

İçimdeki kıpırtılar...

*

Bir iftar daha biter ya...

Bir dağ devrilmiş gibi...

Bir mevsim dönmüş gibi...

Ölmüş gibi ölü yanlarım.

Yarına şimdiden acıktım!

Hatta şimdiye...

Okunma Sayısı: 1394
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • zeliha

    1.6.2018 15:51:22

    Maşallah kaleminize.Oruç tutan ruhumuza su gibi

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı