"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türkçesizliğin Türkçesi

Armağan Bahtiyar
23 Şubat 2018, Cuma
Söylemeyeyim diyorum; söylüyorum. Çünkü anlatılacak ve anlaşılacak gibi değil... Sıkıntılarımızın temellinde ne var? Dilimiz kayıp... Konuşmayı, yazmayı bilmiyoruz. Bilir gibi yapıyoruz. Kötüsü de bu ki cehaletimizin farkında değiliz.

Her gün bir dertten ötekine düşüyoruz. Birbirimizi susturmak, küstürmek çözüm değil... Ufacık bir paragrafın ne dediğini çocuklarımızın çoğu anlamıyor. Biz ne kadar anlıyoruz? 

Bilgi yarışmalarındaki haller ortada... 

Resmî okul... Yetmedi özel okul... Yetmedi özel kurslar... Lise ne demek?! Temel lise ne demek?! On iki yıl Türkçe öğretememek ne demek? Açık öğretim... Kapalı öğretim... Sık sık değişen sistemler, imtihanlar... Baş döndüren işsiz üniversite mezunları... Dilimiz olsa sorarız: “Ne bunlar?” diye. 

Her şeyi öğren; bir tek dilini bilme! Bu nasıl açmaz, çıkmaz bir yoldur?!... 

Müfredatın temelinin kelime hazinesi olduğundan habersiz müfredat hazırlanır mı?! 

Ve son duyduğum acılar acısı bir haber: Kitap satışlarının dramatik şekilde düştüğü... Bütün tartışmaları, nutukları yarıda bırakıp buraya bakmamız gerekiyor. Kelimesiz bir nesille karşı karşıyayız. Gözümüzü açalım. Şükür ki hâlâ böyle ikazlar yapabiliyoruz. Zaman daralıyor.

Kelimesizlik/dilsizlik/konuşamazlık... kanser değilse... ne?!... Okullar “Türkçesizlik Diploması” veriyor. Şöyle bir bakın ekranlara, akranlarınıza; vurgulu/kurgulu/sorgulu/burgulu/durgulu... konuşanımız sağdan sola/soldan sağa kaç kişi?!... Ve niye yazarlar/şairler Türkçe, edebiyat derslerine davet edilmez?!... İmkânlar neden, neden değerlendirilmez?!... Bir nice zirve yapılır da Türkçe zirvesi niye yapılmaz?

Şu bakış “acı”sına bak! “Kötü hava şartları...” diye başlıyor haberler. Kar yağsa bir türlü sızlanıyoruz; yağmasa yağmasa başka türlü... Yağmur öylesine... 

Çok kötü şartlanmışsınız ve kötü bakış açılarınız var. Yok, yok; “bakış acılarınız” var. Ne dediğinizin farkında değilsiniz. Ağzınızdan çıkanı; kulağınız duymuyor. Tek; habersiz kalalım; siz kötü bakışçılar; iyi bakış alıp satana kadar... Sizi Türkçesizler sizi!

*

Türkçe dersİ

Söyle de bilelim gibi

“De”ler ayrı yazılır.

Çünkü ayrı bir devlet...

Sen de öyle yaz!

“Mi”ler de var böyle;

Sorulu, ünlemli falan...

Mide mi; karışır bazen;

Çok karışık şeyler yersen.

Demi iyi tutturmalı;

Çayın, yoğurdun, okumanın...

Hele de kelimelerin...

De mi?!

Bak; bu da mi demi...

Yalnız bazen çok karıştırıyorsun da...

Sendeki mide mi?!...

Sen de de ki...

Sen... de, de ki...

“Ki”ler de mi ayrı bir hürriyet,

Ayrı devlet, ayrı servet?

Her insan gibi evet...

Yaz ki göreyim seni!

Oku ki duyayım!

Dur ki konuşayım!

Anlat ki bileyim!

Şu ki bunlar da okuya yaza...

Tekrar ile gelişir ki...

Öyle işte ki...

Çalış ki çalış!

Kimi de anlamaz bunları.

Katıp karıştırır da...

Öyle de yapılmaz ki...

Kıyılmaz ki kelimelere!

Değil mi ki de!

Ne yaparsın işte!

Aman sen de, deme;

Bunları belle de!

Öyle de!

Öyle de... diye de yılgınlık gösterme!

Kimi de aldırmaz işte;

Neymiş der öyle:

Ki... mi... de?!...

Karıştı mı ki de;

Şaşkın da baktın ki bana da?!

Neyse ne de...

İki harf/li diye mi;

Ayrı yazmıyor kimi de!

Arada kaynıyor ki: ki, mi, de.

Sorularımız bitti mi ki;

Bitişiyor; mi?!...

Benim de kafam karıştı;

Bu iş burda da bitse mi ki?!

*

Türkçe...

Konuşamıyoruz!

O incelik... kayboldu.

Kayboldu Yunus’un Türkçesi...

Âkifin, Yahya Kemal’in...

Okullar mı?!...

Asfalt bahçeli, duvarlı, tel örgülü...

Yeni bir hapishane türü...

Dilsiz...

Türkçesiz...

Ruhsuz...

*

Türkçe “konusu mevzuunda” kafalarımız karışık anlaşılan! Böyle “konuların mevzu” edilmesi, “mevzi” kalmasın o zaman. Türkçe nedir; ne değildir için sayın devletlüler bir bütçe ayırırlarsa; ortaya ciddî bir çalışma çıkabilir. Önce Türkçeye sahip çıkacakken yol, bina gayretine düştük; Türkçeymiş, sanatmış, kültürmüş, medeniyetmiş, tarihmiş... unutuldu. Tahribatın büyüklüğü ürkütücü, üzücü, düşündürücü... Bütün servetimizi satsak o kaybolan Türkçemizi alabilir miyiz?!

*

TRT’nin “güzelim” Türkçesine bak hele: “Ekmeğe zam yapılmadı ancak fiyatı arttı!” Yani?!... Maaşınızı düşürmedik fakat size daha az para vereceğiz. Bu kelime oyunu da değil; akılla alay... Sonra haberi silmişler. 

*

Okullarda öğretilemeyen iki ders var: Biri Türkçe, öteki matematik. Buyur, burdan bak!

*

Türkçe, bizim “yabancı” dilimiz ve bunu öğrenmek için yurt dışında bir yerlere kursa gitmeli... Okullarımızda bütün dersler şeklen olduğu gibi... Türkçe de de şeklen... İmtihan sonuçlarını inceleyin. Suç talebelerin değil... Ülkemizde öğretmen yetiştiren okullar var da haberimiz mi yok, yoksa?!...

*

Yazılı İmtihan

Yazılıdaydı talebeler.

Biri, silgi istedi birinden.

“Silgi kullanmayın!” dedi öğretmen;

Yazdığın/yaşadığın sensin!

Silse miydi silgileri gönlünden!

Sildiklerini yeniden yazdı.

Hayatını geçirdi hayalinden;

Silgilerini yine de seviyordu.

Kalemi, kâğıdı, silgisi, hayatı...

Noktalama işaretleri, imlâ kuralları...

Her nefes her şeye yeniden başlıyordu.

Öğretmen geziyordu sınıfta.

Saatine bakıyordu arada;

Birazdan: “Kalemleri bırakın!” diyecekti.

*

Evet... okullarda Türkçe dersi var; “Türkçe” yok! Okullar “Türkçesizlik diploması” veriyor. İstanbul Türkçesinde buluşmak ümidiyle...

*

Not: Bir yıla beş kala Medrese-i Yusufiye’den güne, güneşe, hürriyete, sevdiklerine kısmen de olsa kavuşan Nur Ener Kılınç Hanımefendiye geçmiş olsun diyor; ülkemdeki ve başka yerdeki -içerdeki ve dışardaki- masumların, mazlumların -ırkı, dili, dini, rengi, düşüncesi ne olursa olsun- hürriyetlerine kavuşmasını Âdil-i Mutlak’tan niyaz ediyorum.

Not: Yeni Asya ile yürümek; keyifli olduğu kadar zorlu bir yolculuk... Ne çok fırtına, dalga, uçurum kenarı ile arkadaş olduk. Üzüldük, ağladık, bir haller olduk. Kovulduk. Fakat bi’ işimiz vardı: İnsan olduğumuzu her yerde yaşamak, yaşatmak gayreti... Savaşsız bir dünya... Asr-ı Saadet’i duyurma telâşı... 

*

Çocukluğumdan beri tanıdığım dostum, kardeşim Yeni Asya’nın her daim ümitli, şevkli olarak doğruları doğru şekilde anlatması için sağlıklı, ferah nice yıllar temennîsiyle...

Okunma Sayısı: 1648
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • demokrat

    23.2.2018 12:15:48

    Eğer maksat eserse,mısra-ı berceste kafidir...Kısaca tebrikler.devamı dileğiyle.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı