En değerli varlığımın kalbimin olduğunu savunurum hep. Neden mi kalbim? Hiçbir yere sığmayan o yüceler yücesi, en Sevgili olan, bizi en çok seven Yaradanımızın kalbimize sığması ve O’nu ağırlaması, hissetmesi hasebiyle.
Kalp; bambaşka bir varlık ve organdır. Üzerinde saatlerce konuşulup sayfalarca yazılar yazılabilecek bir kaynak. Kalp, Rabbimizin nazar ettiği, önemsediği bir mekân. Kalptir her güzel hasleti üzerinde misafir eden, aklı yönlendiren, kişiyi yanlıştan alıkoyan. Odur hisseden yanlışı, doğruyu, sevgiyi, sevgisizliği... Odur dostlara muhabbet duyup kucak açan.
Hz. Ömer (ra) şöyle buyurdu “Kalbinizin ısınmadığı insanlardan uzak durun” demek ki kalp doğruya ısınıyor doğru olmayandan uzak duruyor.
Peki kalbimizi tanırsak temiz tutarsak, sevgi ile donatırsak ne olur? Ya da dostlara kalbimiz bağlanıp güzel alış verişlerde bulunur mu? Gelin bunun cevabını ve daha fazlasını Hayderi-zâde İbrahim Fasih Efendi Hazretlerinden, onun “Tuhfetü’l-Uşşak” adındaki eserindeki bilgilerden alalım.
Şunları buyurdu Hayderi-zâde İbrahim Fasih Efendi: “Bu eserimde, kalbi, büyüklerin kalbine bağlayarak, onlardan feyz almanın mümkün ve bunu Resûlullahın sünnetinde mevcut olduğunu delilleri ile isbat etmeye çalıştım. Allahu Teâlâ’nın rızasına, sevgisine kavuşmak için ihlâs ve kalb-i selim sahibi olmak lâzımdır. Kalp de, ancak Rasulullah’a (asm) inanmak, O’nu (asm) sevmek, O’na (asm) tabi olmakla temizlenir. Bunun için, kısa yol, kolay yol, bir veliyi tanıyıp, onun sözlerinden Ehl-i sünnet itikadını, fıkıh bilgilerini ve tasavvufun edeblerini kolayca öğrenmek ve bunlara uymak şartı ile, kalbini onun kalbine bağlamaktır. Böyle bir veli görülmediği zaman, imânı, fıkıh bilgilerini ve edebleri bir ârifin kitaplarından öğrenerek, onun ruhuna bağlanır, onun üveysisi olur.”
Abdülkâdir-i Geylâni Hazretlerinin de şu sözüne yer verdi eserde. “Bizim talebelerimizle irtibatımız kalbidir. Onlar buna ehildir. Fakat yabancı birisi böyle değildir. Bizim talebeyle kalbi irtibatımız kâfidir. Fakat başkasına zâhire, âdete göre muamele ederiz. Eğer böyle yapmazsak o yalnızlık hisseder ve bu durum onu rahatsız eder.”
Hepsine selâm ve rahmet olsun. İşte kalp, güzelliklere bir kapı, rızaya bir kulp. O kalbi salât ve selâm ile doldurmak sevgiyle donatmak gerek. Aydınlanması için çaba sarf etmek gerek. En değerli organ bu sebeplerden ötürü Kalp’tir. Her ne kadar anlatmak, yazmak istediklerimizi tam ifade edemesek de biraz değindiğimizi umud ediyorum. Kalbinize yönelin. Kalbinize ve içindekilere iyi bakın. Rabbim kalplerinizden kendine raptetsin.