Bediüzzaman’ın Kastamonu Lahikası isimli eserinden; kalbe ihtar edilen bir meselenin tahlili (1)
Ahirzaman hadiselerinden, Hz. İsa’nın nüzulü ve Deccalle ilgili sahih hadislerin hakiki manalarının anlaşılmadığını söyleyen Bediüzzaman; bir kısım zahir ulemalarının, (Kur’an-ı Kerim’in ve hadislerin zahir manasına göre hakikatleri değerlendiren) Kur’an-ı Kerim ve hadislerin zahirdeki manalarına bakıp şüpheye düştüklerini veyahut da zahirine göre mana vererek Müslüman avamın, hurafelerle dolu, muhal bir tarzı beklemelerine sebep olduklarını söylüyor.
İslam’dan sapanlar, küfre düşenler, küfür yolunda gidenlerde; akıldan çok uzak gördükleri bu hadisleri kullanarak ve yayarak İslamiyet’e hakaret edip, İslam’ı alaya alarak, dine hücum etmektedirler. Bediüzzaman; Risale-i Nurlarla, bu gibi müteşabih (benzetme ve kinayeli) hadislerin gerçek manalarını, Kur’an’dan aldığı feyizle, tevil edip yorumlamıştır.
Bediüzzaman’ın burada yaptığı bir durum tespitidir. Bediüzzaman, bu hadislerden birisini nazara veriyor:
‘’Hazret-i İsa (a.s) Deccalla mücadelesi zamanında, Hazret-i İsa onu öldüreceği vakitte, on arşın yukarıya atlayıp sonra kılıcı onun dizine yetiştirebilir derecesinde, vücutça o derece Deccalın heykeli Hazret-i İsa’dan büyüktür.’’ Diye mealinde rivayet var. Demek Deccal, Hazret-i İsa aleyhisselamdan on, belki yirmi misli yüksek kametli olmak lazım gelir.1
Yine Bediüzzaman başka bir eserinde, ‘deccalın heykeli’ konusuna açıklık getirir ve şunları söyler:
‘’Rivayette var ki: İsa aleyhisselam Deccalı öldürdüğü münasebetiyle, ‘Deccalın fevkalade büyük ve minareden daha yüksek bir azamet-i heykelde ve Hazret-i İsa aleyhisselam ona nisbeten çok küçük bulunduğunu gösterir.’’2
Birinci de geçen ‘Deccalın heykeli’ ibaresinin ‘heykel azametinde’ (büyüklüğünde) olduğunu anlıyoruz.
İnsan nev’inde geçerli olan, Cenab-ı Hakkın koymuş olduğu kanunlar var. Allah’ın bütün canlılara şâmil olan kanunları var. Karıncanın ebatları bellidir, arının ebatları bellidir. İnsanın da ebatları bellidir. Yirmi metre boyunda bir insan yoktur ve hiç olmamıştır. Şayet Deccal dedikleri kişinin boyu 30 metre olsaydı, normal insanın boyunun, on misli, yirmi misli büyük bir insan olsaydı, herkes bilirdi ki bu deccaldır. O zaman imtihan diye bir şey olmaz, herkes onu tanımak zorunda kalırdı. O takdirde imtihan bozulurdu.
Öyleyse bu kinayeli ve benzetme yüklü( teşbih) hadisin tevili gerekiyor.
Bakalım Bediüzzaman, bu Hadisin tevili konusunda neler söyleyecek?
Haftaya devam edelim inşallah.
Dipnotlar:
1- Bediüzzaman said Nursi, Kastamonu Lahikası, YAN s.53
2- Bediüzzaman Said Nursi, Şualar, YAN s.508