"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tesettür herkese farzdır

Ayşenur AKAY
01 Ekim 2017, Pazar
Tesettür, Kur’ân’ın kesin emirlerinden olmakla birlikte, günümüz toplumunda sadece kadınlara farz kılınan bir emirmiş gibi algılanmaktadır.

Oysa ki İslâmiyette tesettür, kadın-erkek olmak üzere her ikisine de farzdır. Gelin başkalarına ahkâm kesmeyi bırakalım da,  nefsimizi karşımıza oturtup bir iç muhasebe yapalım. Bakalım biz ne ölçüde tesettüre riayet ediyoruz. 

Nur Sûresi’nde erkek ve kadına tesettürü emreden âyet mevcuttur. Önce tesettürü maddî boyutunu ele alalım. Erkek giyiminde vücut hatlarını belli edecek, şeffaf ve dar kıyafetler giymekten sakınmalıdır. Gerek Asr-ı Saadette olsun, gerekse Üstad Hazretleri’nin talebelerinde bunu görebilmek mümkün. Üstad uzun kollu gömlek ve kumaş pantolon gibi günümüz libaslarının giyilmesini uygun görmüştür. Dar pantolonlar ve gömlekler erkeğin tesettürünün ruh-u aslisini rencide etmektedir. Bayanlar da aynı şekilde vücut hatlarını belli edecek, dar ve şeffaf kıyafetler giymekten sakınmalıdır. Bunun haricinde dış tesettür dediğimiz bir hakikat vardır ki moda adı altında bu hakikat da çiğnenmeye başlamıştır. Âyette de geçtiği üzere, hanımlar dışarıya çıkmadan üzerlerine - tercihen- pardösü, ferace, çarşaf gibi örtülerini giyerek,  bayanlar arasında giyilecek iç kıyafetlerini gizlemelidirler. Eşarplarını ve şallarını da omuzlarının üstüne salmalıdırlar. Renk noktasında şeriatta bir sınır getirilmemişse de, albenili, aşırı dikkat çeken renkleri kullanmaktan sakınmalıdırlar. 

İsm-i Hafiz ve Settar’ın bir tecellisi olan tesettür varlıkların tamamında olduğu gibi, kendini muhafaza etmek, insanoğlunun fıtratına da yerleştirilmiştir. Ne yazık ki günümüzde tesettür maddî boyutuyla sınırlı kalıp manevî ciheti ihmal edilmektedir. Hâlbuki ahlâkın terbiye edilmesi en başta yapılması gereken bir hakikattir. Bu noktada mahremiyet eğitiminin çocukluktan itibaren yapılması gerekiyor. Maalesef üzülerek beyan ediyorum ki, bu görenek belâsı yüzünden kız çocuklarına gösterilen hassasiyeti, anne-baba erkek çocuklarına göstermiyor. “Erkektir yapar” düşüncesi yüzünden mahremiyetler rencide ediliyor. Erkek haram-helâl demeyip her türlü tecavüzü gösterdiğinde, aile -dindar olanı bile- sesini çıkarmazken; kadının yaptığı meşrû şeylerde bile anne-baba kadına baskı uygulayıp hayatı zehir haline getirdiğini işitiyoruz, görüyoruz. 

Âyet-i Kerime’deki “Zinaya yaklaşmayın!” emri bütün mü’minlere hitaben söylenmiştir. Harama bakmak erkek ve kadın herkese haramdır. Kadın yolda yürüyüşüne, konuşmasına, gülüşüne, oturuşuna, hareketlerine dikkat etmesi gerektiği gibi; erkeğin de buna çok dikkat etmesi elzemdir. 

Kadının bir erkekle konuşmasına mümkün mertebe dikkat etmesi gerekirken - iki tarafında ihtiyaç haricinde konuşması dinen caiz değildir- erkeğin de bir kadınla konuşurken edep-haya sınırlarına azamî derecede hassasiyet göstermesi icap eder. Bu noktada numune-i imtisal olması için erkekler haya-edep timsali Peygamber Efendimizin (asm), Hz. Osman’ın ve Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin hayatına müracaat etmelidir. Bayanlar da Hz. Meryem, Hz. Hatice, Hz. Fatıma ve Hz. Aişe validelerimizin hayatını muhakkak okumalıdır.

 “İlim münasebetiyle konuşulabilir mi?“ diye sorular sorulabiliyor bazen. Hassasiyetlere dikkat edildiği sürece caiz olabilir. -Okuyan bilir- Hasan Basri Hazretleri’nin Hz. Rabiayla ilim münasebetiyle görüştükten sonra daha çok ilmi mütalâalarda bulunmak için evlenmek istemiştir. Bunun üzerine Hz. Rabia görüşmeyi kesmiştir. Allah’ın, iki veli zatının dahi bu noktada ne kadar çok sıkıntı çektiğini görüyoruz. Mümkün mertebe kendi hemcinslerimizle ilmi mütalâalarda bulunalım. Okul hayatında sık rastlanmasa da,  - ki bu da oluyor- birebir görüşmeler daha çok sorun arz etmektedir. 

Günümüz anne-babalarına ve adaylarına çok görev düşüyor. Unutmayalım, insan düzelirse toplum düzelir. Biz doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu hareketlerimizde açığa çıkaralım. Her birimiz kendi nefsimizden başlayalım. İnsanları eleştirmek yerine kendi kusurlarımızı görelim. “Kendi nefsini ıslâh edemeyen başkasının nefsini ıslâh edemez.” hakikatini her zaman aklımızda bulunduralım. 

Ey nefsim! O zaman her şey çok daha güzel olacak inşaallah... 

Okunma Sayısı: 2442
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı