"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Homeless, evsizler…

Dr. Aytekin COŞKUN
16 Mayıs 2018, Çarşamba
Homeless; namı diğer evsizler demek. Hayatınız boyunca mutlaka bir kez olsun duymuşsunuzdur, bu kelimeyi.

Ama en önemlisi âleminize alıp almadığınız ya da onların hayatlarına bir nebze de olsa dönüp bakıp bakmadığınız önemli. Yıllarca dışarılarda sıcak bir yuvaya, çorbaya, çaya, yemeğe hasret bu insanlar nasıl yaşıyorlar, neyle geçiniyorlar, ne yiyip ne içiyorlar, hangi şartlarda yaşıyorlar? En önemlisi bu hale nasıl geliyorlar. Karton kutulardan yaptıkları derme çatma evlerinde konaklıyor, adeta bir yaprak gibi etrafa savruluyorlar. Hayatınızda bir kez bile olsa hiç kimseyi tanımadığınız bir ortamda bu şekilde kaldınız mı?

Kalacak yeriniz yok, tanıdık yok, danışacağınız kimse yok, herkesin yabancı olduğu bir ortamdasınız ve bir anda tek başınızasınız aynı evsizler gibi. Bu duygularımı uçağımı kaçırdığım an yaşadım, uzunca bir zaman hava limanındayım. Yapmam gerekeni bir an düşündüm, dinlenmek, namazı kılmak, yemek yemek, ama nasıl?

Sanki evsizler gibi oluverdim, yorgun argın bir vaziyette hava limanında beklemekti derdim. Hiç bilmediğim bir ortamda, yatacak, dinlenecek ve günümü geçirecektim. Bunlar için tek adres mescitti. Enteresan olan kapısında ‘Burada yatılmaz’ levhası olmasına rağmen, bize en sıcak yer burası gelmişti. Mescitte kalmama rağmen bir günlük bile olsa evsizliğe dayanamadım. Bunun yanında sandalyede ve banklarda uyuyanın ise haddi hesabı yoktu.

Hayatta bazı şeyleri sadece sözle ifade etmek yeterli olmuyor, bizzat yaşamanız gerekli. Olayların ne kadar derin izler taşıdığını, ancak o zaman görebiliyor ya da öğrenebiliyorsunuz. Bu yüzden hayatım boyunca, iki şeye çok dikkat etmeye çalışıyorum:

1- Hakkalyakin olabilmek,

2- Hayır ve şerrin Allah’tan geldiğini bilmek ve hayatına bunu tatbik edebilmek.

Şer olarak tabir edilen ve bizi sıkıntılara sokan hayat oyunları ile karşılaştığımızda sabır ile muamele edebiliyor muyuz? İyilik ya da hayır gelince şükrünü eda etmemiz gerektiğini biliyor muyuz? 

Asıl sorunumuzun bu olduğuna inanıyorum. Rabbimizin yaptığı sınavlardaki başarı oranımız ne? Söylediğimiz ve inandığımız şeylerle amel etmemiz gerek miyor mu?

Yalnız başıma kaldığımda bir an için evsizleri empati yapmam bundandı. Gelen şer gibi görünse de aslında bir çok hayrı da yanında getirmişti. Tek başıma kalmıştım evsizler gibi, en azından kendimi öyle hissetmiştim. Evsiz kalmanın büyük bir acı olduğunu o zaman gördüm. Tek başınıza kalıyorsunuz, yol yordam bilmediğimiz gibi, yabancı diliniz de böyle karmaşık durumları çözecek durumda değil ise o kadar kalabalıklar içinde yalnızları oynuyorsunuz. Elhamdülillah derdimizi anlatabildik, ama yeterli değil tabi. İşte o an evsizlerin dünyasına bir parçada olsa göz atma şansını yakaladım.

Önümüzden gelip geçen bu insanların sorunlarını, yaşadıkları çaresizlikleri ve hayatlarını anlamaya çalıştım. Hiçbir beklentileri yok. Aslında alışanlar için söylüyorum, hiçbir dertleri yok. Sadece bulabildikleri birkaç kırıntı ile karınlarını doyurduktan sonra tekrar hayat onlar için başlıyor. Ama şunun farkındalar, tek yardım bekledikleri Allah. ‘’Allah verir” deyip geçiyorlar. Bir an durup düşündüm, o kadar nimetlerin içinde, ‘’sofralarımızda sadece kuş sütü eksik’’ nimetleri vereni görmezden geldiğimiz, yaratılma gayemizin dışına taşıverdiğimiz zamanlar olmuyor mu? O zaman soruyorum kim evsiz, barksız, yalnız kaldı şu dünyada?

Onlar evsiz iken, yalnızken Rableriyle beraber. Oysa bizler her şeye sahipken Rabbimizden uzak olabiliyoruz. Böyle olunca aklıma Bediüzzaman’ın şu satırları geliyor: Yâ Rab, garibem, bîkesem, zaîfem, nâtüvânem, alîlem, âcizem, ihtiyarem, Bî-ihtiyarem, el-aman-gûyem, afv-cûyem, meded-hâhem, zidergâhet İlâhî! Birden, nur-u iman, feyz-i Kur’ân, lütf-u Rahmân imdadıma yetiştiler. O beş karanlıklı gurbetleri, beş nuranî ünsiyet dairelerine çevirdiler.” (Mektubat, Altıncı Mektup)

Bediüzzaman’ın da dediği gibi yalnızlıklar bizi Rabbimize daha yakin eyliyor. Ve Asıl evsizliğin ne olduğunu bildiriyor. Rabbinden değil de olaylardan, insanlardan bir şeyler bekler duruma gelmek asıl homeless. Evsizler, hiçbir şeyi insanlardan beklemiyorlar.

Bir yerlerden (Rablerinden) gelirse alıyorlar, vesselâm. Selâm ve duâ ile.

Okunma Sayısı: 2827
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı