"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Erkek Fatmalara dair...

Banu YAŞAR
12 Temmuz 2011, Salı
Erkek gibi giyinen, toka takmayı reddeden, etek giymekten hoşlanmayan, sürekli erkek çocuklarıyla, erkeklere dair oyunlar oynayan bir kız çocuğuyla neden böyle olduğuna dair konuşuyorduk. On iki yaşında olmasına rağmen bu zamana kadar kendi hemcinsleriyle çok az oynamıştı. Genellikle sokakta erkek çocuklarıyla futbol oynayarak, onlarla koşuşturarak vakit geçiriyordu.

Okulun erkek fatmasıydı. Bütün gün sınıftaki erkeklerle koridorda koştururdu. Onu arayanlar ter içinde top oynarken bulabilirlerdi. Bu zamana kadar çok sorun olmasa da büyümeye başladıkça, kendi cinsel kimliği ile ilgili sorunlar yaşamaya başlamıştı. Büyümek, genç kız olmak, onun çok da hoşlanmadığı duygulardı. Vücut şekli kendi yaratılışına uygun değiştikçe o bundan ciddi ciddi rahatsızlık hissetmişti.
Zamanla iki tarafa da ait hissedemez olmuştu kendini... Erkekler onunla bir yere kadar oynuyor, kızlar ise tamamen uzak kalıyordu. Onu garipsiyor, dalga geçiyor ve eleştiriyorlardı. Yalnızdı. Neşeli, umarsız ve hoyrat görüntüsünün altında her şeyi fark eden, hisseden ve acı çeken bir tarafı da vardı. İşte bu yanı konuşmaya başlayınca, ona daha çok yardım edebileceğime inanıyordum. Gerçekten yüreğini açtığı zamanlarda birkaç adım daha içeri girebiliyordum. Yine böyle zamanların birinde ona neden böyle davrandığını sordum...
Neden böyle olmayı seçiyorsun ya da kız gibi olursan ne olur, neyi kaybedersin, diye sordum.
Cevap oldukça netti.
“Ben böyle davrandığımda babam beni daha çok seviyor. Benimle daha çok ilgilenip, oyunlar oynuyor. Ben onun en küçük kızıyım. Hiç erkek kardeşimiz yok. Babam oğlu olmasını çok istemiş, ama olmamış. Biz beş kız kardeşiz. Babam en çok benimle ilgilenir, benimle vakit geçirir. Beni erkek fatmam, diye sever. Top oynamamı seyreder, bana takımımın formasını bile aldı. Benimle gurur duyduğunu biliyorum. Ama kız gibi olursam bana da ablalarım gibi davranır. Benimle de ilgilenmez. Oysa ben babamı çok seviyorum. Ona yakın olmak istiyorum. Kız gibi giyinirsem, toka takarsam, kızlarla oynarsam, babam beni yanında hiçbir yere götürmez, benimle gurur da duymaz.’’
Cevap oldukça açıktı. Sevilmek ve kabul edilmek pahasına kendi yaratılışından ve cinsiyet özelliklerinden vazgeçmek zorunda kalmak... Kız olarak doğmasına rağmen kız gibi büyüyememek... Kızlar gibi giyinememek, onlar gibi oynayamadan genç olmaya doğru adım atmak...
Anne babaların hayalleri, tutkuları ve kendi ruhî ihtiyaçları bazen çocuklar açısından sıkıntılı sonuçlar doğurur. Çevrenin, akrabaların söyledikleri baskı unsuru olarak onların davranışlarını ve tutumlarını etkiler. Babanın erkek çocuk sahibi olma tutkusu o kadar baskındır ki, kızına ne yaptığının farkına varmaz. Çocuğun ruhunda açtığı yarayı bile göremez. 
Baba bir oğulla yaşamayı istediği şeyleri kızıyla yaşıyor olmasının geçici zevkiyle olan biteni pek de fark edemez. Kızı büyüdükçe biraz endişelenmekle beraber, her şeyin aynı şekilde sürüp gitmesini diler. Gerçeğin kendisiyle yüzleşmek, karşılaşmak istemez.  Fakat çocuklar kendi yaratılışlarına uygun yetiştirilmeli, kendi fıtratlarını yaşayarak büyümeliler. Kız olmaktan ve bu şekilde yaratılmış olmaktan memnun olmayı hissederek gençlik yaşlarına adım atmalılar. Yaratılışın aksine yapılan yönlendirmeler ciddi kişilik sorunlara bile yol açmaktadır. Kendinden hoşnut olmayan, yaratışından dolayı yetersizlik ve eksiklik duygusu hissseden bir kız çocuğu ileride yapacağı evlilikte de sorunlar yaşayabilir. Eş olmak, kadın olmak ve anne olmakta zorlanıp, bunları kabullenmekte, sağlıklı bir şekilde yaşamakta zorlanabilir.  İnsanın olduğu, yaratıldığı gibi kabullenilmesi, böyle olduğu için sevilmesi ve onaylanması çok önemlidir. Koşulsuz kabul gören ve sevilen çocuklar daha mutlu ve mutmain yetişkinler olurlar. Kaderden, kaderin kendilerine sunduklarından da hoşnut olurlar.

Okunma Sayısı: 1854
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı