"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kapattıkları gazetelerin yerine yenilerini çıkardık

24 Eylül 2018, Pazartesi 00:49
Yeni Asya 470 gün kapalı kaldı. Yeni Nesil’i çıkardık. Onu da kapattılar. Tasvir’le devam ettik. O da kapatılınca yerine Hür Yurt’u çıkarmaya hazırlanıyorduk ki, bir yıl sonra Yeni Nesil açıldı ve onunla devam ettik. Bu arada Köprü dergimizi de kapattılar.

Nur hizmetini daha yakından tanıma ve Türkiye’nin son elli, elli beş yılını Nurculuk perspektifinden değerlendirmek için...

KAPATMAYA ÖNCEDEN KARAR VERMİŞLER

Aradan dört beş gün geçti-geçmedi gazeteyi  kapattılar. Halbuki o arada “sakıncalı” yazı da çıkmamıştı. Demek ki kararı,  o tartışmadan hemen sonra vermişlerdi.

Yeni Asya 470 gün kapalı kaldı. Yeni Nesil’i çıkardık. Yeni Nesil’i de kapattılar. Bu sefer sıkıyönetim kanununda bir değişiklik yaptılar. 

Şöyle bir eklemede bulundular:

“Sıkıyönetim müddetince, süreli süresiz, günlük haftalık dergilerin çıkarılması sıkıyönetimin iznine tabidir.”

Normal şartlarda basın kanununa göre gazete, dergi çıkarmak için resmî yerlerden izne gerek yoktu. Sadece isim hakkı için imtiyaz belgesi almak gerekiyordu. İsim imtiyazı sizde olduktan sonra, yayına başlamak için yazıişleri müdürünün evraklarıyla müracaatı yeterliydi.

Yeni isimlerle müracaatımızın reddedileceği kanun değişikliğinden anlaşılmıştı. Biz bu tehlikeyi sezince mevcut çıkan veya çıkma izni alınmış gazetelerin imtiyazını satın alma yoluna gitmeyi yeğledik. Mü’min Çevik’in Tasvir’ini-eski Tasvir-i Efkâr, Tasvir halinde kalmış-500.000 TL’ye satın aldık. Tasvir’i de kapama tehlikesine karşı, Hür Yurt diye bir gazetenin isim hakkını, yedeğe aldık. Ona da 150.000 TL ödedik. Tasvir’i de kapadılar zaten. Ama bu arada Yeni Nesil açılmıştı. Tekrar Yeni Nesil’i çıkarmaya başladık. Bir kovalamacaydı sürüp giden.

Sonradan Yeni Asya’ya da izin verildi. Yeni Nesil olarak devam etmeye karar verdik. Çünkü uzunca bir süredir çıkıyordu ve cemaat de bunu kabullenmişti.

1982 Anayasası oylamasında Köprü dergisini de kapattılar. Sebebi, “mavi renk”ten bahsetmemizdi. Anayasa oylamasında beyaz renk “Evet” demek, mavi renk “Hayır” demekti. “Bu Anayasaya ‘Evet’ denemeyeceğini gerekçeleriyle açıklıyorduk. Hakikaten biz yazılar da yazıyorduk. Broşür de yayımlamıştık.

Bunu kimse yapamıyordu. Sadece biz yaptık. Köprü’yü de kapadılar, dâvâ da açmadılar o meselede, ama kapadılar.

12 Eylülcülerin hazırladığı anayasayı madde madde eleştiren “Demokrasinin neresindeyiz?” başlıklı bir ek hazırlayıp Köprü dergimizle birlikte verdik, bunun üzerine Köprü’yü de kapattılar.

İHTİLÂL ANAYASASINA HAYIR DEDİK

Anayasa referandumu sırasında Cumhurbaşkanlığı seçimi de yapılacaktı. Yani referandum sonucu, Evren’in cumhurbaşkanlığını da tayin edecekti.

“Böyle seçim olur mu? Tek aday var, nesini seçeceksin bunun. Başka aday yok. Sonra anayasanın lehinde propaganda yapılıyor. Aleyhinde kimse konuşturulmuyor” diye biz yayınlarımızda hem anayasaya, hem Evren’e, hem  de  cumhurbaşkanı seçiminin yöntemine karşı çıkmıştık.

Eleştiriye tahammül yoktu. Biri bir arkadaşına tebrik kartı gönderirken, kartın arkasına anayasaya “Hayır”  demesi için not yazmıştı. Daha postaya verirken yakalamışlar ve içeri almışlardı adamı. Ayrıca benzeri uygulamaları, haber olarak veriyor, böylece halkı korkutmaya çalışıyorlardı.

Bu şartlar altında anayasaya % 92 “Evet” çıktı. Biz cemaat olarak, “Hayır” diyeceğimizi tesbit etmiştik ve öyle de yaptık.

Halkın, 1982  Anayasasına, bu kadar yüksek oranda “Evet” demesi korkudandı. Henüz ortam normalleşmemişti. İhtilâl şartları devam ediyordu. Askerin gücü arkalarındaydı. Kimisi “Bir an evvel anayasa çıksın da, asker kışlasına dönsün” diye; kimisi de zaten “şakşakçı” sınıfından  olduğu  için “Evet”  demişti.

Sonuç olarak 1982  Anayasasına bizden başka karşı çıkan olmadığı, o sonuçtan anlaşılmıştı.

% 92 gibi bir oran her zaman tartışılabilir. Ama milletin büyük bir çoğunlukla anayasaya “Evet” dediği gerçeğini değiştirmez.

Herkes ihtilâlin dümen suyuna girmişti -bizim arkadaşlarımız dâhil. Bizi bölmüşlerdi. Anarşiyi, anarşinin sebebinin komünistler olduğunu ve anayasaya, sadece komünistlerin “Hayır” dediği propagandasını işletmişlerdi. Bütün İslâmî grupları, “Komünistlerle beraber olunmaması lâzım” diye saflarına çekmişlerdi.

1961 Anayasasına bile % 38 “Hayır” çıkmıştı, 27 Mayıs’ta. 12 Eylül daha şiddetli, dehşetli taktikler uyguladı ve sonuç aldı.

O günlere bakınca şu açıkça görünüyor: 1982 Anayasası yürürlüğe girdikten kısa bir süre sonra şiddetli eleştirilere maruz kaldı. Bizim dikkat çektiğimiz bütün sakıncalı noktalar, gün geçtikçe artan şiddet ve sayıda protestolarla karşılaştı. Günümüze kadar da pek çok değişikliğe uğradı.

“Bu 1982  Anayasası bize dar gelen bir anayasadır. Mutlaka değişmesi lâzımdır. Sivil bir anayasaya şiddetle ihtiyaç vardır” görüşü şimdi herkes tarafından dile getirilmektedir.

Biz yine o meselede haklı çıktık. O anayasaya “Evet” diyenlerin, inandıkları, doğru buldukları için değil, birtakım başka sebeplerden “Evet” dedikleri ortaya çıktı.

DEMOKRATLAR SEÇİME SOKULMADI

Siyaset sahasında, konsey çok aleni bir şekilde zulüm ve baskı uyguluyordu. Alay edercesine bir tavır içerisine girmişti. Parti kurma çalışmaları serbestti, ancak parti kurucuları konseyin tasdikinden geçmek zorundaydı.

Partiler kapatıldığı için yeni partilere ihtiyaç vardı. Konsey, kendi planlarındaki partilere izin verdikten sonra, asıl Demokrat kitleyi sürükleyecek partileri bir bahane ile kapatıyorlardı. Bunlardan ilki, Büyük Türkiye Partisi’ydi. Konsey, “Ben bu partinin üyelerini kabul etmiyorum. Bu parti AP’nin devamıdır.” diye partiyi kapattı. Kurucusu Ali Fethi Esener Paşa’ydı. Sonra Doğru Yol Partisi kuruldu. Ona da müsaade etmediler. Sol cenahta SHP kuruldu. Ona da müsaade etmediler.

Partiler kanununa göre, yurt çapında teşkilâtlanmasını belli bir oranda gerçekleştiremeyen parti seçime katılma hakkı kazanamıyordu. Konsey, veto yetkisine haiz olduğu için istemediği partiyi, bu anlamda oyalayabiliyordu. İstediği partilere ise hiç zorluk çıkarmıyordu.

Nitekim kendi güvendikleri Necdet Calp’e sol bir parti kurdurdular: Halkçı Parti! Kapatılan CHP yerine, solu temsilen tek parti kurdurmayı planlamışlardı. Sağ için ise iki parti düşünüyorlardı. Çünkü sağ reylerle iktidara gelen, çoğunluk temsilcisi güçlü bir iktidar istemiyorlardı.

Sağ cephedeki partinin biri, Turgut Sunalp Paşa’nın genel başkanı olduğu MDP idi: Milliyetçi Demokrasi Partisi.

Bir de Turgut Özal ANAP’ı  kurmuştu: Anavatan  Partisi. O hesapta yok gibi görünüyordu, ilk bakışta. Lâkin sağda ikinci partinin olacağı kesindi. Turgut Özal o boşluğu doldurdu.

Bu durum karşısında bizim yorumumuz  şöyleydi:  “Böyle demokrasi, böyle seçim olmaz. Bu, milletin hür iradesini engellemektir. Niçin öbür partilere müsaade edilmiyor?”

DYP ve SHP, zaten seçime girme haklarını kaybetmişlerdi.

Çünkü kurucu üyeleri veto yemekten teşkilâtlanmaya vakit bulamamışlardı.

Gelişen bu olaylar çerçevesinde biz de şöyle bir strateji uygulamayı uygun bulduk:

Konseyin Turgut Sunalp, Turgut Özal ve Necdet Calp’a tam güvenleri vardı. Oysa Demokratlar bu resimde temsil edilmiyordu. Bu boşluğu da görmüştü ihtilâlciler. Kapatmak için, Turgut Özal’ın Süleyman Demirel’in adamı olduğu propagandasını yaymaya çalıştılar. İhtilâl öncesi, Turgut Özal, Demirel’in başbakanlık müsteşarı idi. Bu ilişkiyi de kullanarak, Demirel’e yakınlığı bilinen veya demokrat saflarda yer almış birtakım insanların ANAP’ta yer almasını sağladılar. Bir kısmı MDP’de yer aldı. 

Bütün bu tercihler ve Necdet Calp’ın CHP’yi, yani solu temsil etmesi şunu gösteriyordu: Konsey, dizginleri elinden bırakmak istemiyordu. Kendilerine “piyon” olacak siyasetçi arıyorlardı. İhtilâl işini bitirip çekilecekti, ancak giderken dizginleri elinden bırakmayacaktı. Siyaset, en güvendiği adamların elinde olacak, onların güdümünde yürüyecekti.

Etiketler: mehmet kutlular
Okunma Sayısı: 8449
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı