Vergiler dolaylı ve doğrudan olmak üzere ikiye ayrılır.
Ülkede vergi kalemini oluşturan ve temel vergi gelirinin kaynağı olan veriler ise KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerdir. Vergilerin ülke ekonomisine katkısı ve kaynak sağlaması dışında önemli bir faktörü de aslında bir cezalandırma metodu olmasıdır. Hükümetler dolaylı vergileri kullanarak tüketilen ürünler üzerinden belirli kesimleri daha fazla vergi yükü altına sokabilir. Tükettikleri ürünler üzerinden onları sindirebilir ve yaptırım uygulayabilir.
Mesela ülkeyi leblebi sevenlerin karşıtı olan ve çay içmeyi daha çok seven bir hükümet yönetiyorsa bu hükümet leblebiye uygulanan dolaylı vergiyi artırarak ve çaya uygulanan dolaylı vergiyi azaltarak leblebi seven muhaliflerini cezalandırabilir, çay seven taraftarlarını ise mükafatlandırabilir.
Bu her vergide böyledir diyemeyiz. Fakat çok tüketilmeyen ya da belli bir kesim tarafından tüketilen ve vergi getirisi çok az olan ürünlere koyulan vergiler bir cezalandırma olarak görülebilir.
Son yapılan düzenleme ile e-kitap ve gazetelerden yüzde 18 vergi alınmaya başlandı, zaten halihazırda basılı kitaptan yüzde 8 vergi alınıyor. Neden kitaptan vergi alınır ki? Zaten okumanın azlığından şikayet ettiğimiz kitap yayıncılarının ve gazetelerin satış yapamadığı için sıkıntı çektiği bir dönemde bu artışın ne anlamı var? Belli ki vergi cezalandırma aracı olarak kullanılıyor, hem de okuyan ve okutan kesime karşı.
BÜYÜYEN EKONOMİ GÜÇLÜ MÜDÜR?
Bakan Albayrak yakın zamanda yaptığı bir açıklamasında büyümenin devam ettiğini ve bunun da ekonominin ne kadar güçlü olduğunun bir göstergesi olduğunu ifade etmiş. Oysa büyüme rakamları harcama ile ölçülüyor. Yani aslında büyüyen şey harcamalarımız fakat üretimimiz ve tüketimimiz büyük oranda ithalata dayalı olduğu için bizim olmayan kaynakları harcıyoruz. Peki ya kendi paranızla değil de borç harç ile harcıyorsanız ekonominiz güçlü olabilir mi? Ayrıca bu büyüme sürekli değilse gerçekten güçlü bir ekonominin göstergesi olabilir mi? Halihazırda Türkiye kırılgan beşli ekonomilerinden birisi iken yüksek harcamanın ekonomiye bir faydası olabilir mi?
HARCAMAYA KORKUYORUZ
Dolar krizinin ortaya çıkardığı finansal kriz ve baş gösteren enflasyonun neticesinde pazarda bir durgunluk başlamıştı. Bu durgunluk şimdilik azalıyor gibi görünse de pazardaki hareketlilik uzun ömürlü ve toptan alımlar üzerinden hareketlenmiş. Perakende satışlarda düşüş var. Demek oluyor ki vatandaş ekonominin iyiye gitmeyeceğini düşünerek ucuz bulduğu uzun ömürlü şeyleri şimdiden çokça alıyor ki ileride almaya mecbur kalmasın. Mesela pirinç alacaksa bir kilo değil beş kilo alıyor. İleride daha azını daha pahalıya almaktansa şimdiden daha ucuza daha fazlasını alıyor. Perakende satışların azalması gösteriyor ki pazardaki durgunluk zamanla derinleşecek.