"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokrasinin yeni düşmanı: Dijital sansür

14 Aralık 2014, Pazar 10:03
Türkiye’de “sosyal medya” bir dönem için özgürce fikirlerin ifade edildiği bir platform olarak görüldü. Ancak, yeni yargı paketiyle bu özgürlük alanı da yavaş yavaş daraltılıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Eylül 2014’te Meclis tarafından kabul edilen torba yasa içerisindeki internet ile ilgili düzenlemelerin “Türkiye’deki internet sansürünü derinleştirdiğini” açıklamıştı.

Torba yasanın ardından ekim ayı içerisinde Meclise sunulan yeni yargı paketi de pek çok anlamda “dijital sansür”ün habercisi. Yeni yargı paketiyle, kamu görevlisini görevinden dolayı tehdit veya kamu görevlisinin nüfuzunu kullanarak tehdit suçunu işlemesi halinde, kişinin 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası almasını öngörüyor. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz uzmanlar yeni yargı paketinin siyasal iktidarın sert eleştirilere ceza ile karşılık verme çabası olduğunu ve demokrasiye ciddi zararlar vereceğini söylüyor.

AKGÜL: “YAPILAN YENİ DÜZENLEMELER PİRE İÇİN YORGAN YAKMAKTIR”

Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Teknolojisi ve Bilişim Sistemleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Akgül, “dijital sansür”ün özellikle demokrasi üzerinde önemli zararlara yol açacağını belirtiyor. 

“İnternete getirilen kısıtlamalar ve özellikle sansür, katılım, saydamlık ve bilgiye erişimi engellediği için demokrasiye zarar verecektir.” diyen Akgül,  sansürün, Türkiye’de yurttaşların bireysel gelişmesine ve ülke kalkınmasına zarar vereceğini ifade ediyor. 

Yapılan kanunî düzenlemeleri, “pire için yorgan yakmak” olarak tanımlayan Akgül, “İfade özgürlüğü, insanlığın acı tecrübelerden  sonra kazandığı bir ilkedir. İfade özgürlüğü, fikir ve görüşlerin, eleştirilerin, rahatça dile getirildiği, böylece yeni ve farklı  fikirlerin çatışmasından daha üstün ve yararlı fikirlerin çıkmasını sağlar. AİHM  kararları, ifade özgürlüğünün  toplumu sarsan, şoke eden görüşleri de kapsamaktadır.  Tek kısıtlama, şiddet, ırkçılık ve nefret söylemidir.” eleştirilerinde bulunuyor.

AKGÜL: YENİ YARGI PAKETİ UZUN VADEDE ÜLKEYE ZARAR VERECEK BİR DAVRANIŞ

İnternet Teknolojileri Derneği (İNETD) Başkanlığı görevini de yürüten Akgül, yeni yargı paketiyle, kamu görevlisini görevinden dolayı tehdit veya kamu görevlisinin nüfuzunu kullanarak tehdit suçunu işlemesi halinde, kişinin 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası almasını öngörmesine ilişkin şunları aktarıyor: “Yargı paketiyle, kamu yöneticileri ve kamuya mal olmuş kişiler ise kendilerine yönelik eleştirilere daha hoş görülü olmaları gerekmektedir. Siyasal iktidarların, sert eleştirileri, ceza tehdidiyle karşılamaları, ifade özgürlüğüne ters, ve uzun vadede ülkeye zarar verecek bir davranıştır.” 

SIRMAN: YENİ YARGI PAKETİ, KARANLIĞI SÜRDÜRMEK İSTEYENLER İÇİN YENİ BİR KORUMA ZIRHI

İnternet Yayıncıları Derneği (İYAD) Başkanı Tayfun Sırman ise, “internet düşmanları” olarak bilinen dünya sıralamasında Türkiye’nin Suudi Arabistan, Çin, İran ve Vietnam gibi ülkelerle birlikte yer aldığını aktarıyor. “Basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğündeki kötü sicile internet özgürlüğünde de sahibiz.  2014’ün başlarında, özel hayatın gizliliğini koruma gerekçesiyle internet, bir torba yasa ile Telekomünikasyon İletişim Başkanı’nın (TİB) emrine tahsis edilmişti. Yargı bypas edilerek yasaklamalar TİB’in keyfiyetine teslim edildi. TİB personelinin, ‘görevlerini’ yerine getirirken işlediği suçlar hakkındaki soruşturma izni bakanın iznine bırakılmıştı. AKP hükümeti 2014 yılında TİB’in de bağlı olduğu Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu’na 2 Milyar TL’ye yakın dev bir bütçe ayırdı. Bu rakamın büyüklüğü bir korkunun işareti. İktidarını korumaya çalışanların korkusu.” iddiasında bulunuyor.

Sırman, yeni yargı paketiyle de baskıların iyiden iyiye arttırılacağını belirtiyor ve ekliyor, “Yeni yargı paketinin öngördüğü ‘tehdit’ kavramı da karanlığı sürdürmek isteyenler için yeni bir korunma zırhı.  Cumhurbaşkanı, başbakan veya bakanları ya da güvenlik kuvvetlerini açıktan ya da sosyal medya üzerinden sert şekilde eleştirenler, ‘tehdit’ suçlamasıyla tutuklanma tehdidiyle yüz yüze kalacak. Ucu açık, muğlâk ifadelerle yasa yapılmaz. Şöyle örnek verelim: Eğer günün birinde bir başbakan, devleti karanlık ilişkilerle yönetmeye başlarsa, bulunduğu makam sayesinde servetine servet katar, ailesi de evinde para stoklarsa ve bir kişi çıkar da Twitter’dan “Hesap vereceksin başbakan” diye yazarsa, bu bir tehdit cümlesi olarak değerlendirilebilir mi? Normal demokrasilerde bunun bir tehdit olarak algılanması mümkün değil. Ancak Türkiye’de bu bir tehdittir. Nüfuzunu kullanarak servet yapanların oyununu bozmayı amaçlayan, sorgulayan bir tehdittir ve cezası 2 yıldan 5 yıla kadar hapistir!”

Sosyal medyanın, geleneksel medyadan farklı olarak hâkimiyet altına alınması zor bir yapıya sahip olduğunun altını çizen Sırman, “Düşünsenize milyonlarca insan fikirlerini paylaşıyor. Hangi birini susturacaksınız veya sizin istediklerinizi yazmasını sağlayacaksınız? Baskıcı rejimlerde en kolay olanı işi kökten halletmektir. Tıpkı Erdoğan’ın ‘Twittermivitır hepsinin kökünü kazıyacağız’ dediği gibi. Sosyal medya ağlarının kökünü kazımalısınız, kazıyamıyorsanız mutlak kontrol sağlayabilmelisiniz. Buzlama ya da hesabın kısmi olarak dondurulması da bulunan çözüm yöntemlerinden bir tanesi. Burada Twitter ve Facebook gibi sosyal medya ağları ile YouTube gibi video paylaşım siteleri de olumsuz bir sınav verdi. Hükümetler, “Ya benim dediğimi yaparsın, istemediğim içerikleri kaldırırsın ya da erişimini engellerim” diyerek rest çekebiliyor. Türkiye gibi bir reklam pazarını kaybetmek istemeyen sosyal medya şirketleri de çaresiz taviz vermeye mecbur kalıyorlar. Türkiye’de durum budur.” ifadelerini kullanıyor. 

SIRMAN: “TÜRKİYE’DE İNTERNET, HÜKÜMET ELİYLE SİSTEMATİK BİR BİÇİMDE SANSÜRLENMEK İSTENİYOR”

Son dönemde bazı medya organlarında Avrupa’da sosyal medyaya yönelik yasaklamalar mevcutmuş izlenimi yaratılmaya çalışıldığını belirten Sırman, bu tip haberlerin kasıtlı olarak yapıldığını düşünüyor. Sırman, “Bir katilin veya bir hırsızın sosyal medya hesabı takip edilerek yakalanması olayı dahi ‘bakın Avrupa ülkeleri de sosyal medyaya müdahale ediyor’ şeklinde sunulabiliyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum Avrupa’daki örneklerle kıyas edilmemeli. Asıl sorun sosyal medya üzerinden yapılan fikirsel veya siyasal paylaşımların iktidarı rahatsız etmesi ve bunun tehdit olarak algılanması. İşte bu yüzden, Türkiye’de internet hükümet eliyle sistematik bir biçimde sansürlenmek ve kontrol altına alınmak isteniyor. Hükümetin internete müdahale etmekte bu kadar hevesli olmasında yolsuzluk iddialarının da etkili olduğunu düşünüyorum.” eleştirilerinde bulunuyor ve son olarak şunları söylüyor: “Ortaya çıkan ses kayıtları rahatsızlık yarattı ve müdahale edilmesi gerekti. Şunu da ifade etmek isterim ki, internetin özgür yanını yok etmek isteyenler ciddi mesafe kat etmiş olabilirler ancak internet, iktidarın avuçlarına sığmayacak kadar büyük ve milyarlarca düşünceyi içinde barındıran bir deniz olarak gerçeklerin ortaya çıkmasını istemeyenlerin korkulu rüyası olmayı sürdürecektir.”

IŞIKLI: SOSYAL MEDYAYA YÖNELİK HER SANSÜR DAHA AZ DEMOKRASİ ARZUSUNDAN KAYNAKLANIR

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Bilişim Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şevki Işıklı da “dijital sansür”ün demokrasiye derinden zarar verdiğini düşünüyor. Işıklı, “Aslında, kavramsal olarak internete sansürün basına sansürden farkı yok. Fakat ifade özgürlüğü, örgütlenme, haberleşme, eleştiri ve muhalefet gibi hak ve özgürlüklerin gerçekleştirilmesi açısından internetin, geniş halk kitleleri için kritik öneme sahip olduğunu fark etmemiz lazım. Sosyal medya, bu kitlenin karar alma süreçlerine dolaylı olarak katılmasının yeni bir yoludur. Sosyal medyaya veya okur yorumlarına yönelik sansür demokrasiye daha derinden darbe vurur.” diyor. 

“Dünyanın her yerinde hükümetler, özgürlüklerin, kişisel mahremiyeti ve ulusal güvenliği tehlikeye attığından şikâyet ederler. Sansürün bu tehlikeyi önleyen bir çare olduğuna halkı inandırmaya çalışırlar. Demokratik bir çare, temel hak ve özgürlüklerde bir kısıtlamaya yol açamaz. Bu yüzden çare, sansür değildir; yargı mekanizmasını hızlı, adil ve güçlü hale getirmektir.” diyen Işıklı,  sansürün kişisel hak ve özgürlüklerle ilişkisi olmadığını ancak ulusal güvenlik ve ulusal çıkarlarla ilişkili olarak gündeme getirilebileceğinin altını çiziyor. 

IŞIKLI: “ADALET HERKES İÇİN EŞİT ŞEKİLDE İŞLEMELİ”

Yeni yargı paketi ve torba yasaya ilişkin olarak ise Işıklı şunları dile getiriyor: “Kişinin onur ve mahremiyetini koruyan yasalar zaten vardır. Yoksa eğer yeni bir yasa yaparsınız. Fakat o yasanın içinde sansür olmaz, kişisel hakları güvence altına alan yaptırımlar yer alır. Örneğin birisi size hakaret mi etti, bir vatandaş olarak mahkemeye gidersiniz. Deliller toplanır, karar verilir. Zanlı hapis cezası veya para cezası da alabilir; kişisel hesaplar dondurulabilir hatta internet erişimi kapatılabilir, bazı gönderiler buzlanabilir. Kişisel erişim yasakları veya para cezaları, sansür değildir, bir adaletsizliğin giderilmesidir. Kişisel mahremiyeti güvenlik altına almanın yolu, toplu erişim veya kısıtlama değildir. Devletten beklenen, akçeli işlerde olduğu gibi “ivedi yargılama sistemi” kurmak, şikâyet bağlı olarak en kısa sürede yargılama sürecinin tamamlanmasını sağlamaktır.”

Sosyal paylaşım ağlarının tamamen erişiminin yasaklanması uygulamalarının, adil ve acil bir yargılama sistemi inşa edememekten kaynaklandığına vurgu yapan Işıklı, adaletin herkes için eşit şekilde işlemesi gerektiğini ifade ediyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor: “Eğer bir sosyal medya aracı, örneğin Twitter sizin kanunlarınıza uygun yayın yapmıyor, iç ve dış hukukun yüklediği sorumlulukları yerine getirmiyor, vergi kaçıyorsa elbette mahkemeleriniz, varsa yasalarınıza dayanarak Twitter’a Türkiye’de, sizin yasalarınıza uygun hale gelinceye kadar yayın yasağı getirebilirler. Buradaki sorun, yöntem ve yaklaşım sorunudur. Sorun, bu işi bürokratların yapacağının düşünülmesidir.” 

Yapılan tüm bu eleştirilere, ulusal ve uluslar arası STK’ların uyarılarına rağmen Türkiye’de uygulanan sansürün her geçen gün derinleşmesinin ifade özgürlüğüne dolayısıyla da demokrasiye verdiği zararı gözden kaçırmamak gerekiyor. 

Kaynak: Cihan Medya Haber Dergisi / Kâsım Manastırlı

Okunma Sayısı: 3157
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı