Yüzyıllardır teknolojik ve bilimsel araştırmalar daha çok insanoğlunun ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleştirildi. Her çıkan yeni teknolojik ürün insanlara yeni ihtiyaçlar oluştururken, bu ihtiyaçlar insanların alışkanlıklarını da değiştirmeye başladı. NG Araştırma şirketi, teknolojinin insanlar üzerindeki etkileri, tüketim alışkanlıkları ve teknolojinin insanlık için oluşturduğu gelecek beklentisi ile ilgili benderimki.com online kamuoyu araştırma platformunda Türkiye’nin demografisini yansıtan 750 kişinin katılımı ile bir araştırma yaptı.

Günde 8 saat teknolojiyle baş başayız!

Araştırmada çıkan sonuca göre katılımcıların birçoğu teknolojik gelişmeleri yakından takip ederken, kendilerini de teknolojik ürünlerin kullanımında oldukça yetkin olarak değerlendiriyor. Araştırmaya göre halkımız gün içerisinde ortalama 8 saat teknolojik ürünlerle vakit geçirirken, bu sürenin ortalama 4 saatini ise sosyal medyaya ayırıyor. Katılımcılara bu konu ile alâkalı görüşleri soruldu. Her 5 kişiden 1’i teknolojinin genel olarak insanların alışkanlıklarına olumsuz etki oluşturduğunu ve her 3 kişiden 1’i de sosyal medyanın insan ilişkilerini olumsuz etkilediğini düşünüyor.

Telefondan vazgeçemiyoruz

Katılımcılara teknolojiyi ne ile özdeşleştirdikleri sorulduğunda ise büyük oranda “telefon’’ cevabı verildiği görüldü. Teknolojik bir ürün geliştirmeyi hayal etmeleri istendiğinde ise yine görüldü ki geliştirmelerin çoğunun odak noktasında telefon yer alıyor.

Teknolojik ürünler sosyal statü göstergesi mi?

“Popüler teknolojik ürünleri almamak sizi mutsuz eder mi?” sorusuna verilen cevaplar ise teknolojinin bu kadar önemsendiği milenyum çağında şaşırtıcı değil. Her 10 kişiden 7’si, üründen ürüne değişebilmekle beraber genel olarak teknolojik ürünlerin sosyal statü göstergesi olduğunu düşünüyor. Diğer taraftan, insanlar teknolojik gelişmeleri faydalı bulsalar da her 10 kişiden 3’ü gelişen teknolojinin bize getirdiği gelecekten korktuğunu belirtiyor.

Robotlar işsizliği nasıl etkiler?

Robotların yapay zekâ ile günlük hayatımıza daha fazla dahil olmaya başladığını görüyoruz. Sürücüsüz araçlar ve ameliyat yapan robotlar günlük hayatımıza girmeye başlamış örnekler. Bu değişimlerin getirdiği gelecekle ilgili beklentiler de soruldu. Yapay zekâ daha ileri düzeylere geldiğinde, robotların günlük hayatta insanlara göre daha baskın bir şekilde yer alması, genel beklenti olarak karşımıza çıkıyor. Yine bu durumla alâkalı olarak her 4 kişiden 3’ü bu durumun işsizliğin artmasına sebep olacağını düşünüyor.

Okullarda yeterince teknolojik eğitim veriliyor mu?

Araştırmada çıkan bir diğer sonuç, gerçek hayattaki durumla çelişkili olması açısından şaşırtıcı. Çocukların 3 yaşını doldurana kadar teknolojiyle tanışmaması gerektiği, hemen hemen herkesin hemfikir olduğu bir nokta. Çocukların çoğunlukla ilkokulla beraber teknolojiyle tanışmasının daha uygun olacağı düşünülse de her 3 kişiden 2’si okullarda verilen teknolojik eğitimi yeterli bulmadığını da belirtiyor.

FETHİYE SONGÜL AKAY