"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cennet gibi...

Cahit ÖZPINAR
19 Mart 2017, Pazar
Biz öyle bir hakikata hayatımızı vakfettik.

Bu hakikat, güneşten daha parlak ve Cennet gibi güzeldir. Bu gerçek, saadeti ebediye gibi şirin ve parlaktır. İşte bu hakikat, çok mühim olan iman ve Kur’ân  hakikatlarıdır. “İman nurdur, hem kuvvettir. Hakikî imanı, elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir” diyor Zamanın Sahibi. İman, Cenâb-ı Hakk’ın, kulların iradesi sonucu, kalb ve vicdanlarına bıraktığı bir nurdur. Onunla, kalb ve vicdanın iç yüzü tamamen aydınlanır. İnsan şu fani dünyaya boşu boşuna gelmemiştir. Allah’ı tanımak, O’na inanmak ve emirleri istikametinde bir ömür sürmek için gönderilmiştir. Kişi, âciz ve zayıftır. Yüce Saniin emirlerine sımsıkı sarılıp, yasaklarından kaçmak suretiyle hayatının gerçek amacını kazanabilir. Bunun için ise Allah’ın azametini zihinlerde tesbit etmeye ihtiyaç vardır. Bu da kuvvetli bir imanla olur.

İman etmek demek, Yüce Yaratıcı’nın birliğini kabullenmek demektir. Bu ise O’na teslim olmayı, teslim olmak tevekkül etmeyi, tevekkül ise dünya ve ahirette saadete ermeyi gerektirir ve netice verir. İman yüce Allah’ın kullarına ihsan ettiği en büyük nimettir. Hayatın onunla değer kazandığını ve imansız hayatın kapkaranlık olduğunu düşünürsek buna hak vermekten kendimizi alamayız. Büyük Üstad’ın dediği gibi; ’’iman, herşeyi güzel, ünsiyetli gösteren şeffaf, berrak, nuranî bir gözlüktür. ‘’iman ne kadar kıymettar bir hayattır ki; hangi şeye girse canlandırır ve bir şulesi fani hayatı, bakiyane hayatlandırır, üstündeki fenayı siler. Evet bu ve buna benzer özellikleri sebebiyledirki, Bediüzzaman, ‘’O iman-ı billahtır ki ziya-ı ruhumuz, hem nur-u hayatımız, hem de ruh-u ruhumuzdur” diyor.

Şeytanı ve musîbetleri manen terakkiye vesile, herkesin korkup titrediği ölümü, dostlara kavuşma ve ebedî hayatın başlangıcı olarak gösteren İman, elbette ki herşeyi canlandıracak, herşeyi güzel ve ünsiyetli gösterecektir. Bunlar kuvvetli bir imanın özellikleridir. Yalnız insanın inandığını, inandıklarını bilmesi gerekir. Meselâ Allah’a inanmak O’nu isim ve sıfatlarıyla tanımakla olur. Sonsuz ilim, kudret, irade, hikmet ve hakimiyetinin dışında hiçbir şey kalamıyacağını, herşeyde geçerli olduğunu bilmekten geçer.  

Bunu Bediüzzaman; ’’Allah’ı bilmek, bütün kâainatı ihata eden Rububiyetine ve zerrelerden yıldızlara kadar cüz-i ve külli herşey O’nun kabza-i tasarrufunda ve kudret ve iradesiyle olduğuna kat-i iman etmek ve mülkünde hiçbir şerik-i olmadığına ve “La İlahe illallah’’ kelime-yi kudsiyesine, hakikatlerine iman etmek, kalben tasdik etmekle olur. Yoksa, Bir Allah var deyip bütün mülkünü esbaba ve tabiata taksim etmek ve onlara isnad etmek, hatta hadsiz şerikleri hükmünde esbabı merci tanımak ve herşeyin yanında hazır irade ilmini bilmemek, şiddetli emirlerini tanımamak ve sıfatlarını ve gönderdiği elçilerini peygamberlerini bilmemek elbette hiçbir cihette Allah’a iman hakikati onda yoktur.

İşte güneşten daha parlak, Cennet gibi güzel, ebedî saadet gibi şirin, iman hakikatleridir.        

Okunma Sayısı: 1825
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı