"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Doğruluk mesleği

Cahit ÖZPINAR
28 Ağustos 2018, Salı
Hakikat, gerçek, daha çok İslamiyetin tevile ihtiyaç duymayan net, pürüzsüz ve şeksiz şüphesiz olan bütün meseleleridir.

Gerçek, rahmet kadar tatlı, güneş kadar parlak, hava kadar kuşatıcı, âb-ı hayat kadar tesirli bir iksirdir. Allah adına kâinata bakan her insan, manevi gücü ölçüsünde güneş kadar parlak bu hakikatleri film seyreder gibi bir bir seyredebilir. Peygamber Efendimizin (asm) dualarından biri hakikatlerin gelişmesiyle ilgiliydi. Bu dua, “Rabbim, bana eşyanın mahiyet ve hakikatini göster.” (Cami, Levaih, s.2) şeklindeydi.

İslam kahramanlarının gittiği yol buydu. İşleri, uzun ve çetrefilli yollara başvurmaksızın, doğrudan doğruya hakikate ulaşmaktı. Evet, İslam kahramanlarının her şeyi hakikattı, gerçekti. Hakikat için yaşarlar, hakikat peşinde koşarlar, doğru yolda ilerler, hakikat için ölürlerdi. Sahabelerin mesleğinde hiçbir zaman, kesinlikle yalan dolan yoktu. Onlar yılandan kaçar gibi yalandan ve hileden şiddetle uzak dururlardı. Onların zamanını günümüze getirmeye çalışan, sahabe mesleğini meslek edinen Nur  talebelerinin özünü de hakikatlarla uğraşmak teşkil eder.

Büyük âlimler, müçtehidler eserlerinde satır satır hakikatları nazara vermişlerdir. Onlar araya hiçbir vasıta koymamışlardır. Her vakit perdesiz, engelsiz, gerçekleri göstermişlerdir. İslamî ve İmanî eserlerin her sayfasında, hakikatların billur sütunlarını görmek mümkündür. Gerçekte, her bir çiçek, her bir çekirdek, her bir zerre (atom), her bir canlı birer hakikat manzumesidir. Her şey, en büyük hakikat olan Zat-ı Zülcelal’in varlığı, birliği, kudreti, gücü ve iradesinin en büyük şahididir. İnsan gözünü açıp şu aleme baktığında, göz dikip incelediği her şeyde, bu hakikatları görecek ve duyacaktır. Şu yaşadığımız hayat, baştan sona kadar bir hakikatler kuşağıdır. Şu kâinatı bir ağaç gibi düşündüğümüzde bu ağacın ahiret gibi bir meyveyi vereceği de kesinlikle hakikat olarak karşımıza çıkar. Bu bağlamda Risale-i Nur eserleri de görünmeyen bu alemi görür gibi akıl gözüne göstermektedir. İşte, iman üzerine tahşidatını teksif eden bu eserler (Risale-i Nurlar) her biri gayb âlemine ait olan meleklerin, ruhanîlerin varlığını öylesine ispatlar ki, insan onlarla adeta arkadaşlık yapar.

Bu dünya ve şu kâinat son derece, dakik bir kader programıyla işlemektedir. Her şey, bu kadar programının içindedir. Hiçbir şey bu kader programının dışına çıkamaz. En ufak bir şey dahi rastgele, tesadüfen, rastlantı sonucu meydana gelemez. Hayatın birer hakikatları olan, doğum, hayat, ölüm, ibadet, taat, rızık ve sosyal ilişkilerle ilgili bir çok mevzuun doyurucu izahları, imanî eserler olan Risale-i Nurlarda, çok bedihi bir şekilde açıklanmaktadır. Doğumun vazife başlangıcı, ölümün terhis teskeresi, hayatın ise bir imtihan olduğu apaçık bir dille, en etkili şekilde anlatılmaktadır. Her insanın korkup ürktüğü ölüm, hakikatte bir yer değiştirmedir. Yani tebdil-i mekândır. Ölüm, bu dünyadan daha güzel bir aleme geçiştir. (Ölüm zindan-ı dünyadan, bostan-ı cinana bir davettir.) Ebedi hayatın başlanıcıdır ölüm. Hakikatlar hakikatı olan İslam penceresinden bakıldığı zaman, hayatın en korkunç hadiselerinin altında dahi bir rahmet tecellesinin var olduğu görülür. İslamiyetin nurlu yolu bizleri bilim içinde hakikate götürmektedir. İlmî ve mantıkî delillerle gerçekleri ispatlamış tasavvuf ve tarikat yerine doğrudan doğruya, ilm-i kelam, ilm-i akide ve usulüddin içinde bir velayet-i kübra yolunu göstermiş, fen ve felsefeden kaynaklanan dalaletlere, sapıklıklara karşı galebe etmektedir. Bu dehşetli dalaletin karşısında, “Acaba İslamiyette bir hakikatsizlik mi var?” diye sarsılan, şüphe ve vesveseye düşenler, Risale-i Nurlar gibi imanın ve İslamın, bütün hakikatlerini ispat eden; felsefeyi mağlup edip zındıkayı susturan bir eser çıktığını öğrenen, dünyanın ücra köşesinde ki bir Müslümanın vesveseden kurtarır, onun imanını kuvvetlendirir.

İşte Risale-i Nurlar doğrudan doğruya doğrulardan ve hakikatlerden bahsederek hayatın mahiyetini bütün gerçekliğiyle göstermektedir. Bireyleri kara gözlükle şu kâinata bakmaktan kurtarmaktadır. Onları ümitsizlik, karamsarlıktan kurtarıyor. İnsanlarımıza şevk ve ümit kazandırmaktadır. İnsanlarımızı hayatın ağır yükü altında ezilmekten kurtaran bu imani ve Kur’ân’i eserlerdir.

Okunma Sayısı: 1429
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı