"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gülme komşuna

Cahit ÖZPINAR
02 Ağustos 2018, Perşembe
Başına bir sıkıntı gelenlerin hallerine gülmemeliyiz. Mümkün mertebe onların yardımlarına koşmalı dertlerine merhem olmaya çalışmalıyız.

Sakın komşumuzun, arkadaş, dost ve sevdiklerimizin başına gelen felâket ve musîbetlere kesinlikle sevinmemeliyiz. “Oh olsun, iyi olmuş” dememeliyiz. Aynı belâ ve ziyanın bizim başımıza da gelebileceğini hatırlayarak, felâketzedenin yardımına koşmak insanlık gereğidir. Bu belâ ve ziyanın bıraktığı üzüntü ve elemi azaltmak için elden gelen gayreti göstermeliyiz. Bazı fırsatçılar dostlarının uğradıkları belâ ve zarardan dolayı sevinirler. Halbuki bu konudaki atasözümüzde “Gülme komşuna, gelir başına!” diyerek, başkasının uğradığı felâkete sevinmenin ne kadar kötü bir davranış olduğu ifade edilmiştir.

Ne var ki şahıslar, her zaman bu gerçeği düşünemezler. Başına bir iş gelen komşusuna güler, bir gün kendisinin de aynı akibete uğrayabileceğini hayal bile etmez. Hayal bile etmez, ama büyük söyleyip, büyük konuştuğu için de aynı belâ kendi başına da patlar, hayal bile etmediği hadiseyle bir gün burun buruna gelmekten kurtulamaz. 

Ormanların kendi halindeki zayıf, ürkek tavşanı bir gün çayırlıkta otluyormuş. Ansızın yukarıdan inen bir kartal, zavallı tavşanı kaptığı gibi havaya kaldırmış. Kartalın iki pençesi arasında çırpınan zavallı tavşan, akibetini düşünürken, çelimsiz bir serçe peyda olmuş. Başlamış zavallı tavşanla alay etmeye. “E, tavşan kardeş! Nasıl oldu da yakayı ele verdin böyle?” Tavşancağız, “Sorma” demiş “Ağaçların arasına çayır otlamaya fazlaca dalmışım ki, ansızın omzuma iki sert pençenin sarılmasıyla havaya kalkışım bir oldu.”

Serçe, tekrar tekrar soruyormuş. “Tavşan kardeş, nasıl oldu da yakayı ele verdin böyle?” 

Fırsatçı serçe, felâketzede tavşanla alay edip sevinirken, yukarıdan aşağı süzülen bir atmaca, serçeyi tırnakları arasına almaz mı? Bu defa tavşan sormuş: “Serçe kardeş nasıl oldu böyle?” 

Başına bir sıkıntı gelenlerin hallerine gülmemeliyiz. Mümkün mertebe onların yardımlarına koşmalı dertlerine merhem olmaya çalışmalıyız. Atalarımız, “Akıl vermekte cömert, yardım etmekte cimri olmak, dostluk değil, dost görünümlü düşmanlıktır” diye bir söz vardır. Çünkü böylesi dostlar kendilerine güvenen yakınlarını yarı yolda bırakırlar.

Bilinen bir gerçek ki, “Gülme komşuna, gelir başına!” hakikati tecelli edecektir. Bu bağlamda insanların  dertlerine ortak olmak, sıkıntılarını gidermek için; bir belâ başımıza gelmeden önce dostlarımıza yardım elimizi uzatmalıyız. “Az veren candan, çok veren maldan” diye ifade edilen gerçeğe yapışmalıyız. 

Okunma Sayısı: 2345
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı