"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hakikat mesleği

Cahit ÖZPINAR
23 Temmuz 2016, Cumartesi
Hakikat denilince, akla hemen bir şeyin aslı esası gelir. Gerçek, sağlam, doğru, sabit ve vaki olan her şey birer hakikattir.

Gerçek, daha çok İslâm dininin tevile ihtiyaç duymayan net, pürüzsüz, şeksiz ve şüphesiz olan bütün meseleleridir. Hakikat rahmet kadar tatlı, güneş kadar parlak, hava kadar kuşatıcı, ab-ı hayat kadar tesirli bir iksirdir. Allah adına kâinata bakan herkes, manevî gücü ölçüsünde güneş kadar parlak, bu hakikatları film seyreder gibi bir bir seyredebilir. Peygamberimizin (asm), duâlarından biri hakikatlerin inkişafiyle ilgiliydi. Bu duâ, “Allahım, bana eşyanın mahiyet ve hakikatını göster” şeklindeydi. (Cami, Levaih, s.2 )

İslâm kahramanlarının yolu buydu. Uzun ve çetrefilli yollara başvurmaksızın, doğrudan doğruya gerçeğe ulaşmaktı işleri. Evet, İslâm kahramanlarının her şeyi hakikattı. Hakikat için yaşar, hakikat peşinde koşar, hakikat için ölürlerdi. Sahabelerin mesleğinde kesinlikle yalana yer yoktu. Onlar akrepten kaçar gibi yalandan ve hileden şiddetle uzak dururlardı. Onların asrını çağımıza getirmeye çalışan, sahabe mesleğini meslek edinen İslâmiyetin hakikî talebelerinin özünü de hakikatlarla uğraşmak teşkil eder. 

Büyük bilginler, müçtehitler, eserlerinde satır satır hakikatları nazara vermişler. Araya hiçbir vasıta koymamışlardır. Her vakit perdesiz, engelsiz, gerçekleri göstermişlerdir. İslâmî eserlerin her sayfasında, hakikatların billur sütunlarını görmek mümkündür. Gerçekte, herbir çiçek, herbir çekirdek, herbir zerre, herbir canlı birer hakikat manzumesidir. Herşey en büyük, hakikat olan Allahın varlığı, birliği, kudreti ve iradesinin en büyük şahididir. İnsan gözünü açıp baktığı, göz dikip incelediği her şeyde, bu hakikatleri görecek ve işitecektir. Hayat A’dan Z’ye bir hakikatler kuşağıdır. Dünyayı bir ağaç gibi düşündüğümüzde, bu ağacın ahiret gibi bir meyveyi vereceği de kesin bir hakikat olarak karşımıza çıkar. İşte Risale-i Nur, görünmeyen bu âlemi görür gibi, akıl gözüne  göstermektedir. İman üzerine tahşidatını  teksif eden Nurlar, her biri gayb âlemine ait olan meleklerin, varlığını öylesine ispatlar ki, insan onlarla adeta arkadaşlık eder. 

Bu kâinat son derece, dakik bir kader programıyla işlemektedir. Hiçbir şey bu kader programının dışında değildir. En ufak bir şey dahi rastgele ve tesadüfen meydana gelemez. Hayatın birer hakikatları olan, doğum, hayat ölüm, ibadet, rızık ve sosyal münasebetlerle ilgili birçok mevzuun doyurucu izahları, İslâmî ve İmanî eserler olan Nurlarda, çok bedihi bir biçimde açıklanmaktadır. Doğumun vazife başlangıcı, ölümün terhis teskeresi, hayatın ise bir imtihan olduğu apaçık bir dille anlatılır.

Her insanın korkup ürktüğü ölüm, gerçekte bir yer değiştirmedir. Bu dünyadan daha güzel bir dünyaya geçiştir. “Ölüm, zindan-ı dünyadan bostan-ı cinana bir dâvettir.” Hayatı ebediyenin başlangıcıdır. Hakikatlar hakikatı olan iman ve İslâm penceresinden bakıldığında, hayatın en korkunç hadiselerinin altında dahi bir rahmet tecellisinin var olduğu görülür. 

İslâmiyetin nurlu yolu bizleri ilim içinde hakikate götürmekte. İlmî ve mantıkî delillerle hakikatleri ispatlamış tasavvuf ve tarikat yerine doğrudan doğruya, ilm-i kelâm, ilm-i akide ve usûl-ü din içinde bir velâyet-i kübra yolunu göstermiş, fen ve  felsefeden dalâletlere karşı galebe etmektedir. Mü’minlerin bu dehşetli dalâletin karşısında, ”Acaba İslâmiyette bir hakikatsizlik var mı?” diye sarsılan, şüphe ve vesveseye düşenler, Risale-i Nur gibi imanın bütün hakikatlerini ispat eden felsefeyi mağlûp edip zındıkayı susturan bir eser çıktığını öğrenen, dünyanın ucra köşesindeki bir Müslümanı vesveseden kurtulur imanı kuvvetlenir. 

Görüldüğü gibi Risale-i Nur doğrudan doğruya hakikatlerden bahsederek hayatın mahiyetini bütün çıplaklığı ile göstermekte olup, insanları kara gözlükle kâinata bakmaktan kurtarmakta, ümitsizlik ve karamsarlıktan kurtarıp şevk ve ümit kazanmakta, hayatın ağır yükü altında ezilmekten kurtarmaktadır. İşte kâinatta en yüksek hakikat mesleği; İman ve Kur’ân’ın hükümlerinine tabi olup, İslâmiyeti kâinatın her köşesinde dalgalandırıp gerçek imanı muhtaç gönüllere aşılamakla elde edilebilir.  

Okunma Sayısı: 1341
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı